İtalya Ünlü Yerleri

İtalya’nın simgelerinden biri olan Pisa Kulesi, UNESCO Kültür Mirası’nda yer alan önemli tarihi eserlerden biridir. 5,5 derecelik eğimi ile bugün en dikkat çekici yapılardan biri haline gelen kulenin en tepesinden Pisa şehrini panoramik olarak görmek mümkündür.

Pek çok kez yağmalanmış, yangında yok olmuş ve bir kez yeniden inşa edilmiş olan Pantheon Tapınağı, yüzyıllardır varlığını korumayı başarmış, batı uygarlığının en önemli yapılarından biridir. Özellikle de İtalya için oldukça önemli bir yere sahip olan tapınak, büyüklüğü ve mistik mimarisi ile hayranlık uyandırmaktadır. Büyüklüğü ile Selimiye Camii’ni dahi geride bırakmayı başarmış bu yapı, aynı zamanda Hristiyanlar için de bir ibadethane görevi görmektedir.

Dünyanın en eski başkenti olarak bilinen Roma’nın kalbinde yer alan Kolezyum; gladyatör ve vahşi hayvan dövüşlerinden, geceler boyu süren eğlencelere sahne olmuş tarihi bir amfitiyatrodur. Asırlarca kendi kaderine terk edilen Kolezyum, bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi ile korunmakta ve yılda yaklaşık 5 milyon turistin ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Rönesans’ın en önemli sanatçılarından biri olan Michelangelo’nun Davut Heykeli, insanın yaratılışındaki mükemmelliği simgelediği ve detaylı bir anatomik çalışma içerdiği için dönemin başyapıtı olarak kabul edilmektedir ve günümüzde de ilk günkü ihtişamını korumakla birlikte Floransa’nın sembolü haline gelmiştir.

Roma tarihinin izlerini taşıyan ve unutulmayan efsaneleriyle günümüze kadar gelmeyi başaran Flavian Amphitheater, İtalya’nın Napoli kentinde yer almaktadır. Pozzuoli adındaki küçük bir kasabanın merkezinde yer alan yapı, İtalya’ya yapılan gezilerin en önemli noktalarından birisidir. Bütünlüğünü büyük oranda koruyarak günümüze kadar gelmeyi başaran Flavian Amfitiyatrosu, mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında yer almaktadır.

Vatikan’daki yoğun kültür sanat atmosferinden nasibini alan Sistina Şapeli, Rönesans’tan günümüze kadar ulaşmayı başarmış, dönem hakkında birçok bilgiyi içerisinde saklayan harikulade bir yapıdır. Özellikle Michelangelo’nun ünlü başyapıtlarını barındırmasıyla her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Aziz Petrus Bazilikası, süslü mimarisi, yüzyıllar öncesine dayanan büyüleyici sanat eserleri ve göğü kucaklayan kubbesi ile ziyaretçileri kendine hayran bırakmaktadır. Michelangelo, Raphael ve Bramante gibi efsanevi sanatçıların elinden çıkmış bir eserdir. Her yıl milyonlarca ziyaretçiye kapılarını aralayan bu efsanevi eser, özellikle sanat ve tarih tutkunlarını kendine hayran bırakmaktadır.

Querini Stampalia Sarayı, Venedik’in soylu bir ailesinin özel mülkü iken Kont Giovanni tarafından 1869 yılında halka armağan edilmiş ve bir kültür-sanat merkezine dönüşmüştür. Saray içinde müze ve kütüphane bölümleri zengin içerikleri ile göz doldurmaktadır. Fondazione Querini Stampalia ziyaretinde, ailenin özel eşyalarından ünlü ressamların çalışmalarına kadar pek çok farklı eser görülebilmektedir.

İtalya’nın Roma şehrinde bulunan Trevi Çeşmesi 17. Yüzyıl Barok mimarisinin en muhteşem örneklerinden biridir. Antik tanrıların ve figürlerin yer aldığı çeşme, aralarında Dolce La Vita filminin de bulunduğu birçok ünlü filme konu olmuştur. Aşk Çeşmesi olarak hafızalara kazınan Trevi, “çeşmeye para atarak dilek tutma” mitinin de başladığı yer olarak kabul edilmektedir.

14. yüzyılda Avrupa’nın en büyük kilisesi unvanına sahip Floransa Katedrali diğer bilinen ismiyle Santa Maria del Fiore, 600 yıllık tarihiyle İtalya’nın Floransa şehrinde tüm ihtişamı ile konumlanmaktadır. 140 yıl boyunca süren inşaatıyla farklı mimarların tasarım esintilerini bünyesinde barındırarak günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Floransa Katedrali günümüzde UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan bir başyapıt unvanını elinde bulundurmaktadır.

Venüs’ün kudreti, söndürülemez ateş olarak farklı mitlere konu olan ve hala patlama riskine sahip Vezüv Yanardağı, 1281 metre yüksekliği ziyaretçilerine harika bir Napoli manzarası sunmaktadır. Küllerle kapladığı kentler ise halen zamandan saklanmış gibi eski ihtişamını korumaktadır. Taşlara çevirdiği insanların hikayesi kutsal kitaplarda bile anlatılmış, hikayelere konu olmuştur. Kültürel, tarihi ve görsel zenginliklerini görmek için binlerce kişi buraya akın etmektedir. İtalya’nın en çok turist ağırlayan yerlerinden Pompeii antik kentini, Pompeii yapan yer Vezüv Yanardağı’dır.

İtalya’da yer alan Duomo de Milano, Avrupa’da bulunan dördüncü büyük katedraldir. 591 yıllık bir çalışma sonucu tamamlanan katedral, mimarisi ve ev sahipliği yaptığı eserler ile dünya çapında ün kazanmıştır.

Amalfi Coast, Orta Çağdan beri farklı insan gruplarının sahip olmak istediği 13 kasabadan oluşan bir sahil kıyısıdır. Rengarenk yapıları, tarihi, doğal güzelliği sayesinde UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Burada limon meyvesi ve üzüm bahçeleri özenle yetiştirilmektedir. Bu güzelliği ile de ün salan Amalfi Kıyısı her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır.

Church of San Stae, Venedik’te Büyük Kanal üzerinde Barok stil dış cephesiyle büyüleyen bir kilisedir. Tarihi 1. yüzyıla kadar uzanan kilise 1709 yılında tekrar inşa edilmiştir. Görkemli heykellere ve tablolara ev sahipliği yapan sanat membası, her yıl çok sayıda turistin cazibe merkezidir.

İtalya’nın Venedik kentinde bulunan San Marco Meydanı’nın tarihi 9. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Meydanda bulunan San Marco Bazilikası, San Marco Çan Kulesi ve Dükler Sarayı gibi tarihi yapılar meydanda en çok ilgi gören yapılar arasındadır. Tarihi yapılarının yanı sıra çeşitli yeme-içme mekanları ile birlikte meydan, yüzyıllardır Venedik’e yolu düşen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerler arasındadır.

Vatikan Müzeleri, 500 yıllık mimarisi ve ihtişamlı bahçeleri ile dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra içinde en ünlü sanatçıların eşsiz sanat eserlerinin ve pek çok tarihi eserin bulunduğu dünyanın en büyük ve görkemli müzeleri arasında yer almaktadır. Vatikan Müzeleri, her yıl ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Murano, İtalya’nın Venedik şehrinde bulunmaktadır. İlk zamanlar balıkçı limanı ve tuz imalatı yapılan ada, daha sonra cam üretimine geçmiş ve ün kazanmıştır. Kısa zamanda Avrupa’nın ana cam üreticisi olmuştur. Cam ustalığının yanı sıra birbirinden özel tarihi mekânları, rengârenk sokakları, kanallar arası ulaşım sağlayan teknelerle keyifli bir tatil yeri haline gelmiştir. Her köşesi tarih kokan ve zorlukları geçerek bugünkü önemini kazanmış olan Murano, Venedik’in en gözde turistik lokasyonlarından biridir.

San Marco, Orta çağda dini amaçlarla inşa edilmiş fakat Rönesans döneminde Michelozzo tarafından tekrar yenilenmiştir. İçerisinde entelektüel bir kütüphanenin de bulunduğu müze, adeta Angelico’nun bir sanat galerisi niteliğindedir. San Marco ve ev sahipliği yaptığı Ulusal San Marco Müzesi tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılamaktadır.

1778 yılında inşa edilen ve İtalya Milano’da yer alan La Scala, dünyanın en büyük opera binasıdır. La Scala her yıl 7 Aralık’ta açılmaktadır. Dünyanın en ünlü opera ve bale temsilleri burada sahnelenmektedir. La Scala’da gösteriler 19.00 ya da 20.00’de başlayıp gece yarısından önce son bulmaktadır. Sahnenin yanında yer alan Museo Teatro Alla Scala, pazartesi dışında her gün açıktır ve belirli bir ücret karşılığında gezilebilmektedir.

Rialto Köprüsü, Venedik’te yer alan dünyanın en eski ticaret köprüsü olarak nam salmıştır. Köprü, günümüze kadar birçok tarihi olaya tanıklık ederek ayakta kalmayı başarmış ve 600 yıllık geçmişiyle hem yerli halkın hem de turistlerin uğrak noktası olmuştur.