Etrafında Yükselen Üç Olağanüstü Medresesiyle Meydan: Registan Semerkand

Önceki
Registan Semerkand

Registan Semerkand

Sonraki
37 dk'lık okuma
302 kişi okudu

Registan, Özbekistan’ın Semerkant şehrinin antik kentinin tam kalbinde yer alan bir meydandır.

Registan Meydanı’nın üç tarafı, meydanın merkezine bakan büyük medreseler ile çevrilidir. Üç yapının da kendine özgü benzersiz bir mimari dokusu vardır. Bu binalar sayesinde Semerkant, UNESCO Dünya Mirasları Listesine dahil edilmiştir.

Registan, Özbek dilinde "kumlu yer" veya "çöl" anlamına gelmektedir. Doğu mimarisinin sembolü haline gelen mimari yapılanması sayesinde dünya çapında ün kazanmıştır.

Registan’ın Eski Tarihi

Registan, antik çağda kumla kaplıymış. O dönemde ulaklar; hanın emirlerini duyurmak için halkı meydanda toplamış, kutlamalar ve halk infazları düzenlemiş, savaşa giden orduyu toplamışlardır. Aynı zamanda esnaf ve çiftçilerin mallarını sattıkları bir meydan olarak kullanılmıştır. Semerkant’ın bütün ana yolları, her zaman sesli ve canlı olan Registan’a çıkmaktadır.

Başa geçen hükümdarlar, yönetimleri sırasında meydana değişik katkılarda bulunmuştur. Uluğ Bey, Sher-Dor ve Tilla-Kori medreseleri, farklı zamanlarda iki hükümdar tarafından yaptırılmışlardır. Geçmişten günümüze Registan her zaman şehrin sosyal yaşamının merkezi olmuştur.

Uluğ Bey Medresesi

Uluğ Bey; Timurluların büyük varisi, ünlü bir matematikçi ve astronomdur. 1409 yılında iktidara gelmiştir.

Uluğ Bey 1417 yılında, Arapça "öğretme ve öğrenme yeri" anlamına gelen medresenin inşa edilmesini emretmiştir. 1420 yılında medresenin inşası tamamlanmıştır. Bu medrese, Registan Meydanı’na inşa edilen ilk yapı olmuştur.

Etkin olduğu dönemde Uluğ Bey Medresesi, Semerkant’taki en büyük bilimsel-eğitim kurumudur. Burada öğrencilere felsefe, astronomi, matematik ve teoloji öğretilmiştir.

Meydanın batı kısmında yer alan medrese, dikdörtgen bir şekle sahiptir. İçerisinde, öğrencilerin kaldığı kısma ve eğitim odalarına girişleri olan kare bir avlusu vardır. Yapı, zarif bir şekilde dekore edilmiş iç mekana sahiptir. Duvarları, sırlı tuğlalar ile sarımsı bir döşemeyle süslenmiştir. Köşeleri iki uzun minare ile taçlandırılmış medresenin ön cephesi meydana bakmaktadır. Medrese giriş kapısı, gökyüzünü ve astronomiyi simgeleyen on köşeli yıldız motifleri ile donatılmıştır.

Sher-Dor Medresesi

Yalangtush Bahadur, 1612 yılında Semerkant valisi olarak atanmıştır. O zamana kadar zaten feodal beylikleri yönetmiş olan Bahadur, yetenekli bir politikacı ve eğitimli bir komutan olarak bilinmektedir. Registan Meydanı’na Uluğ Bey’in yaptırdığı yapının karşısına bir medrese yaptırmaya karar vermiştir.

Mimarların projesine göre, yeni medrese meydanın doğu tarafında yer alacak ve Uluğ Bey Medresesi’nin bir aynası olacaktır. Ancak mimarın tek bir özelliği dikkate almaması sebebiyle tam yansıma sağlanamamıştır. Uluğ Bey Medresesi’nin yapımının üzerinden 200 yıl geçtiği için yapı 2 metre yerin altına doğru göçmüştür. Sher-Dor Medresesi, ondan daha uzundur ancak bu farklılığı görsel olarak fark etmek zordur.

Sher-Dor Medresesi’nin inşası 1636 yılında tamamlanmıştır. Binanın dış cephesi tamamen Uluğ Bey Medresesi’ni andırmasına rağmen yapımında 14. yüzyılda yaygın olmayan ileri teknikler ve yeni teknolojiyi kullanmışlardır.

Tilla-Kori Medresesi

Sher-Dor Medresesi’nin inşasından on yıl sonra Yalantush Bahadur, Registan’a başka bir medrese inşa etmeyi planlamıştır. Medresenin inşasına, 1646 yılında ve meydanın kuzey tarafında başlanmıştır. Yapının mimarı, medresenin Registan’daki diğer yapıların bir kopyası olmasını ve mimari bütünlüğü sağlaması gerektiğine karar vermiştir.

Tilla-Kori Medresesi’nin yapımı 14 yıldan fazla sürmüş ve 1660 yılında tamamlanmıştır. Yapının ana cephesi iki katlıdır. Merkezi bir taç kapısı ve iç avluya giden iki girişi olan beş uçlu derin bir nişi vardır. Taç kapının solundan, mavi kubbeli ve minareli bir cami görünmektedir. Tilla-Kori, meydandaki diğer yapılardan ayrılan özellikleriyle mimari birliği bozmadan dengelemektedir.

Tilla-kori ismi "yaldızlı" anlamına gelmektedir. Bu isim yapının dekorundan dolayı verilmiştir. Sanatçılar, çoğunlukla yaldızlı süslemeler kullanmıştır. Üç medrese arasında bu yapıda, altın rengi cömertçe kullanılmıştır. Altın rengini seven herkesi büyüleyen zengin bir duvar dekorasyonuna sahiptir.

Geçmişten Günümüze Registan

17. yüzyılın sonlarında, Semerkant ciddi bir ekonomik gerileme yaşamıştır. Başkent statüsü Buhara’ya geçmiş ve İpek Yolu tüccarları şehre uğramamaya başlamışlardır. O dönemde şehirde sadece 1000 aile kalmıştır. Bir zamanların harika medrese binaları vahşi hayvanlar için barınak olarak kullanılmıştır. Semerkant 1918’de, yeni değişiklikler ile karşı karşıya kalmıştır.

Sovyet yönetimine giren Semerkant’ta, herhangi bir medresenin dini okul olarak faaliyet göstermesi yasaklanmıştır. Bu süreçte Registan, depremler ve sert hava koşullarının da gazabına uğramıştır. Binaların kaplamasının büyük bir kısmı ve boyamaları kaybolmuştur. Daha sonra Sovyet yönetimi, Registan’ın restore edilmesini ve ona İpek Yolu üzerindeki önemli tarihi anıt statüsünün verilmesini emretmiştir.

Restorasyon çalışmaları uzun yıllar sürmüş ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından hemen önce tamamlanmıştır. Günümüzdeki Registan’ın görünümü, yüzlerce restoratörün özenli çalışmasının sonucudur. Günümüzde Registan Meydanı’nda; konserler, kutlamalar ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. Her gün binlerce turist muhteşem güzelliklerini görmek için Registan Meydanı’na akın etmektedir.

Sevdiklerinizle Paylaşın