Avrupa Gezilecek Yerler Listesi 2024

İngiltere Kraliyet ailesine ait 8 parktan bir tanesi olan Hyde Park, 138 hektarlık alanı ile Londra’nın en büyük parkı olarak kabul edilmektedir. Park, büyüleyici doğasının yanı sıra çeşitli tarihi yapıları da bünyesinde barındırmaktadır. İngiltere’nin en popüler yılbaşı festivallerinden Winter Wonderland’a ev sahipliği yapan Hyde Park, ayrıca at biniciliği, bot turu ve yüzme gibi aktiviteleriyle de tüm ziyaretçilerine sınırsız eğlence vadetmektedir.

Versay Sarayı, dünyanın en büyük ve en zengin saraylarından biridir. 18. yüzyıl Fransız mimarisi ve sanatının güzel bir örneği olarak saray ve kompleksi Fransa’nın en çok ziyaret edilen cazibe merkezlerinden biri olmasının yanı sıra UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaktadır ve mutlaka görülmesi gereken Fransız tarihinin bir dönüm noktasıdır.

1882’de açılan Grevin Museum, Paris’in hatta dünyanın en ünlü balmumu müzelerinden biridir. Ziyaretçiler, insanlık tarihinin seyrine etki eden ünlü kişilerin temsillerini, popüler yıldızların ve politikacıların birebir aynısı olan heykellerini burada görebilmektedir. Ziyaretçilere unutulmaz bir müze deneyimi sunan Grevin Museum, Paris’in en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir.

Asırlar boyunca yok olma tehlikesi yaşayan El Hamra Sarayı günümüzde eşsiz tarihiyle ve güzellikleriyle ziyaretçilerin ilgi odağı olmayı başarmıştır. İslam dünyası için önemli bir yere sahiptir. Saray alanı içerisinde bulunan kaleler , bahçeler ve daha pek çok yapı El Hamra Sarayını gözde bir mekan haline getirmiştir.

Kurtuba Camii birden fazla inanışa ev sahipliği yapmış olmasıyla farklı inanç sistemlerinden unsurların bir araya geldiği bir yapıdır. Yüzyıllar içerisinde yapılan genişletme çalışmalarıyla günümüzde İslam dünyasının 3. Büyük camisi olarak kabul edilmektedir. Kurtuba Camii’si dekorasyonunda kullanılan değerli madenler ve el işlemleriyle ziyaretçilerini etkisi altına alan büyülü bir dünyaya sahiptir.

Buckingham Sarayı, İngiltere’nin başkenti Londra’nın merkezinde yer almaktadır. İngiliz kraliyet ailesinin yönetim merkezi ve idari işlerini gerçekleştirdiği bir yer olarak ön plana çıkmaktadır. 1703 yılında Buckingham dükü için özel bir ev olarak inşasına başlanan saray, Kraliçe Victoria döneminde kraliyet ailesinin resmi binası olarak değiştirilmiştir. Saray toplamda 755 odaya sahiptir.

Şanzelize Caddesi, Paris’te dünyanın en ünlü caddelerinden biridir. Üst kısımda, Arc de Triomphe’ye doğru geleneksel lüks mağazalar, oteller, restoranlar, kafeler, tiyatrolar, bankalar ve ofisler bulunmaktadır. Alt kısmı ise Tuileries Bahçeleri’ne doğru olan Şanzelize Bahçeleri, müzeler, tiyatrolar ve birkaç restoran ile çevrilidir. Birçok kutlama ve etkinliğe de ev sahipliği yapmaktadır.

Athena Parthenon Tapınağı, yaklaşık 3000 yıllık geçmişi ile çeşitli toplulukların hakimiyeti altına girmiş ve farklı amaçlarla kullanılmış bir mekân olarak çok yönlü bir auraya sahiptir. Athena’ya armağan edilen tapınak, tarihi zenginliği ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmede oldukça başarılıdır.

Açılıp kapanır köprüler arasında en benzersizi olan Tower Bridge, İngiltere’nin tarihini yansıtan Londra şehrinde yer almaktadır. 240 metre uzunluğa sahip köprü, 65 metre yüksekliğinde iskeleler üzerine inşa edilmiştir. Köprünün mimarisi Sir Horace Jones ve Sir John Wolfe Barry’e aittir. İnşasına 1886 yılında başlanmış ve 1894 yılında Galler prensi ve prensesi tarafından açılışı yapılmıştır. Nehir trafiğinin rahatlıkla akabilmesi için köprü yılda ortalama 1000 kez açılıp kapanmaktadır. Köprüde turistlerin rahatlıkla gezebilmesi için yürüyüş yolu da bulunmaktadır. Bu yolda kısa filmler ve fotoğraflar ile köprünün tarihine ışık tutulmaktadır.

Reichstag, Almanya’nın başkenti ve en kalabalık şehirlerinden birisi olan Berlin’de yer almaktadır. Resmi işlemlerin gerçekleştirildiği bir bina olmasına rağmen bazı bölümleri halka açıktır ve turistler tarafından gezilebilmektedir. En dikkat çekici noktası 1990’lı yıllarda binaya eklenen camlı kubbesidir. Kubbenin içerisinde yer alan orta cam kısımdan Bundestag isimli parlamento münazara odası görülmektedir. Ayrıca yapı içerisinde çelik spiral rampa ile üst kısımlara çıkılarak 360 derecelik Berlin manzarasının görülebildiği platformlar bulunmaktadır.

İspanya’nın Barcelona şehrinde bulunan Montserrat, harika manzaralara sahip olmakla birlikte içerisinde bulundurduğu manastır nedeniyle dini bir semboldür. Montserrat’ın popüler bir mekân olmasında, 9. yüzyıla uzanan manastırın yapısı etkin bir yer tutmaktadır. Ayrıca yürüyüş yolları, burayı gezmek için oldukça verimlidir. Daha çok yeni dönem eserleri bulunan müzeyi gezip, yüzyıllardır devam eden çocuk korosundan muhteşem şarkılar dinlenebilmektedir.

Allianz Arena, tamamen renk değiştiren dış panel özelliğine sahip dünyanın ilk stadyumu olmayı başarmıştır. Dış cephesinde EFTE plastik paneller, çatısında da tek tek açılabilen şeffaf bölmeler kullanılmıştır. Böylece çimlerin gün ışığı almalarına olanak tanınmıştır. Teknolojinin üst düzeyde kullanılması, bu stadyumu diğerlerinden ayıran önemli özelliklerinden biri olmuştur.

Yunanistan’ın Midilli Adası içerisinde bulunan Olympos Dağı, turizm faaliyetlerinin kalbinin attığı coğrafi kesimlerden biridir. Doğal bir oluşum olarak Olympos Dağı,taşıdığı mitolojik ve de kültürel esintileri ile merakları canlı tutmaktadır. Dağcılar, doğal yapıları ve ormanlık alanları gezmeyi sevenler, Midilli Adası’ndaki mucizevi güzelliği kaçırmamaları tavsiye edilmektedir.

Roma tarihinin izlerini taşıyan ve unutulmayan efsaneleriyle günümüze kadar gelmeyi başaran Flavian Amphitheater, İtalya’nın Napoli kentinde yer almaktadır. Pozzuoli adındaki küçük bir kasabanın merkezinde yer alan yapı, İtalya’ya yapılan gezilerin en önemli noktalarından birisidir. Bütünlüğünü büyük oranda koruyarak günümüze kadar gelmeyi başaran Flavian Amfitiyatrosu, mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında yer almaktadır.

1884’de dünyanın sıfır noktası olarak kabul edilen Başlangıç meridyeni, İngiltere’nin Greenwich kasabasından geçmektedir. Greenwich Parkı’ndaki Kraliyet Gözlemevi’nde bulunan Başlangıç meridyeni hattı, her yaştan ziyaretçinin ilgisini çekmektedir. Kraliyet Gözlemevi, çevresindeki müzeler ve kafe ile ziyaretçilere keyifli bir gün geçirme imkanı sunmaktadır. En az gözlemevi kadar beğenilen Greenwich Park da doğal atmosferi ile dünyanın farklı ülkelerinden gelen turistlerin beğenisini kazanmaktadır. İlkbahar ve yaz döneminde ziyaret edilmesi tavsiye edilen Başlangıç meridyeni, İngiltere’nin en çok ziyaret edilen destinasyonları arasında yer almaktadır.

Vatikan’daki yoğun kültür sanat atmosferinden nasibini alan Sistina Şapeli, Rönesans’tan günümüze kadar ulaşmayı başarmış, dönem hakkında birçok bilgiyi içerisinde saklayan harikulade bir yapıdır. Özellikle Michelangelo’nun ünlü başyapıtlarını barındırmasıyla her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Yunanistan’ın Kalambaka kasabasında bulunan Meteora, doğa harikası bir kayalık bölgedir. Jeolojik yapısı nedeniyle “uçan şehir” olarak bilinen Meteora, büyüleyici manzaralara ve tarihi manastırlara sahiptir. Neolitik Çağdan beri yerleşim yeri olan bölge, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.

Berlin’de yer alan Brandenburg Kapısı, hem Almanya’nın bölünmesinin hem de yeniden birleşmesinin bir sembolü olarak turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen yerler arasındadır. Kapı, Carl Gotthard Langhans tarafından Atina’daki anıtsal geçit Propylaea’den esinlenerek 1788 ile 1791 yılları arasında inşa edilmiştir. 1793 yılında zafer tanrıçasını betimleyen Quadriga heykeli eklenmiştir. Kumtaşı ile yapılan kapı, beş portal oluşturan on iki Dor sütunundan oluşmaktadır.

Almanya, Köln’de bir Katolik Roma kilisesi olan Köln Katedrali; Dünyanın en büyük üçüncü katedralidir. Dini mekanların en popülerleri arasında bulunan Köln Katedrali; yapısında heykeller ve vaftizhaneler barındırmaktadır. Almanya’nın en fazla ziyaret edilen yapılarından biri olan bu tapınak; 533 adet basamağı ve 157 metre yüksekliği ile ziyaretçileri kendisine hayran bırakmaktadır. Mozaik cam pencereleri ile Avrupa Vitray Koleksiyonu’nu yansıtan katedral, savaşın yıkıcı etkisine rağmen ayakta kalabilen tek yapıdır.

Neuschwanstein Şatosu, Almanya’nın Füssen kasabasındadır. 19. yüzyılda inşa edilen şato, kasabanın tepesinde yer almaktadır. Kral II. Ludwig, Kuğu Operası’ndan esinlenerek şatoyu yaptırmıştır. Her bir tarafı doğal güzelliklerle çevrili olan Neuschwanstein Şatosu, adeta masal diyarından bir parçaymış gibi gözükmektedir. Romanesk tarzda inşa edilen şato, her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlamaktadır.