Eski Tren İstasyonundan Sanata: Orsay Müzesi

Önceki
Orsay Müzesi

Orsay Müzesi

Sonraki
17 dk'lık okuma
273 kişi okudu

Paris’te 1900 yılındaki Evrensel Sergi için inşa edilmiş bir tren istasyonu ve otel olan Orsay Müzesi, içerisinde barındırdığı sanat eserleri kadar değerli bir müze olarak kabul edilmektedir. Müze, 1848-1914 yılları arasındaki sanat eserlerine ev sahibi yapmaktadır ve kalıcı koleksiyonu da her geçen gün tablolar, heykeller, mobilyalar ve fotoğraflar ile genişlemeye devam etmektedir. Paris’in kültür ve sanat merkezlerinden biri olan Orsay Müzesi, Paris’in 7. bölgesindeki Quai d’Orsay’da yer almaktadır. Müze, yıl içerisinde gerçekleşen birçok sergiye ev sahipliği yapmakta ve Parisli olsun olmasın tüm sanatseverleri bir araya getirmektedir. Dev Louvre Müzesi’ne bakan ve Seine kıyısında zarif bir şekilde uzanan Orsay Müzesi (Musée d’Orsay), Paris’in en büyük müzelerinden biri olarak mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Eski bir tren istasyonunda inşa edilen Orsay Müzesi, mimarisi ve tarihi ile ziyaretçilerin favorilerinden biri haline gelmiştir. Çok zengin empresyonist ve post-empresyonist koleksiyonlarıyla ünlü olan müze, cam tavanından sızan pürüzsüz güneş ışığıyla aydınlanmaktadır. Orsay Müzesi, dünyaca ünlü sanat eserlerine bakmanın ömür boyu sürecek hazzını yaşatmaktadır.

Tren İstasyonundan Sanata Açılan Kapı: Orsay Müzesi

Müzenin bulunduğu arazi, 1600’lerin başında Kral IV. Henry’nin karısı olan Marguerite de Vaolois’e ait bir bahçenin merkeziymiş. Ancak 1615 yılından sonra satılan mülk ve bahçeler, özel bir arazi haline getirilmiş ve buraya bir konak inşa edilmiştir. Grenouilliere olarak bilinen ve yük gemilerine hizmet veren bir liman da burada bulunmaktaymış. 1708 yılında, Pont Royal’e yakın yeni bir rıhtımın inşaatına başlanmış ve bu yer Quai d’Orsay olarak adlandırılmıştır. Fakat Quai d’Orsay, inşaatın başlamasından neredeyse bir asır sonra, Napolyon Bonapart’ın saltanatına kadar tamamlanamamıştır.

Tren istasyonundan çok önce, ilki mimar Jean-Charles Bonnard tarafından tasarlanan Süvari Kışlası, diğeri ise mimar Jacques Lacornee tarafından tasarlanan Palais d’Orsay olmak üzere iki önemli bina da burada yer almıştır. 1871 Paris Komünü sırasında ortaya çıkan şiddet olayları sırasında, Palais d’Orsay ile birlikte tüm bu binalar yakılmış ve sarayın kalıntıları, savaş sırasında meydana gelen olayların bir hatırlatıcısı olarak birkaç yıl orada kalmıştır.

Orleans Demiryolu Şirketi, orijinal Palais d’Orsay’ın yerine daha merkezi bir tren istasyonu inşa etmek istemiştir. Şirket, üç farklı mimardan yeni istasyon için plan hazırlamasını talep etmiştir. Sonunda Fransız mimar Victor Alexandre Frederic Laloux, 1898’de Gare d’Orsay’ın inşası için göreve seçilmiştir. Mimar, dekoratif bir neo- klasik tarza sahip olan tren istasyonunun yanı sıra Hotel de Ville in Tours’u da inşa etmiştir. Ancak sonraki yıllarda, tren teknoloji ve endüstrinin ilerlemesiyle birlikte trenler daha uzun üretilmeye başlamıştır. Fakat Gare d’Orsay’in platformları çok kısa olduğu için bu yeniliklere ayak uyduramamıştır. Bu nedenle tren istasyonu, 1939’a kadar sadece Paris’in banliyölerine hizmet etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile Gare d’Orsay, savaş esirlerine paket göndermek için kullanılan bir posta merkezi haline gelmiştir. Savaş bittikten sonra mahkumların çoğu, bu tren istasyonunu kullanarak memleketlerine geri dönmüştür.

1975 yılında Musee de France örgütü, Gare d’Orsay’ı ve tarihi binasını müzeye dönüştürmek için bir teklifte bulunmuş ve 1977 yılının Ekim ayında Musee d’Orsay’ın inşa edilmesi için resmi karar alınmıştır.

Gare d’Orsay, 1978 yılında resmen tarihi bir anıt olarak sınıflandırılmıştır. Eski tren istasyonunun, orijinal yapısına ve mimarisine saygı duyulacak şekilde müzeye dönüştürülebilmesi için de bir komisyon kurulmuştur. ACT mimarlık grubunun tasarımı da bu yeni müze için kabul edilmiştir. Böylece, Seine Nehri’nin Sol Kıyısı boyunca uzanan bu inanılmaz bina, Paris’te üç kata yayılmış Orsay Müzesi’ne dönüşmüş ve Aralık 1986’nın başında Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand tarafından açılışı yapılarak halka açılmıştır.

Zengin Koleksiyonları ile Orsay Müzesi

Orsay Müzesi, zemin kat, orta kat ve en üst kat olmak üzere üç kattan oluşmaktadır. Sergi alanları, galeriler ve diğer tesisler bu üç kata yayılmıştır. Bunlar arasında, Amont Köşkü, Cam Geçit, müze restoranı, Café des Hauteurs, kitapçı ve Oditoryum da yer almaktadır. Müze tasarımının önemli detaylarını içeren ve zemin katta yer alan 138 m uzunluğundaki büyük salon, müzenin en dikkat çekici bölümüdür. Büyük salonun cam tentesi, müzenin girişi olarak hizmet vermekte ve ziyaretçileri müzeye girerken büyüleyici bir atmosfere sokmaktadır. Orta katta yer alan teraslar diğer sergi galerilerine açılırken, üst katta da ek sergi alanları bulunmaktadır. Müzenin iç tasarımı Gae Aulenti, Italo Rota ve Piero Castiglioni’ye aittir. Richard Peduzzi ise mimari danışman olarak görev yapmıştır.

Batı sanatı için önemli bir merkez olan Orsay Müzesi, 19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan birçok etkileyici tablo, fotoğraf, heykel ve dekoratif sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Müze, Edouard Manet’in Çimlerde Öğle Yemeği, Gustave Courbet’in Dünyanın Kökeni, Vincent Van Gogh’un Otoportresi ve Pierre-Auguste Renoir’in Bal du moulin de la Galette’si de dahil olmak üzere pek çok ünlü empresyonist esere ev sahipliği yapmaktadır. Modern heykelin fikir babası olarak kabul edilen Auguste Rodin’in harika eserleri de ziyaretçilerin görebileceği birçok heykel arasında yer almaktadır.

Orsay Müzesi, koleksiyonlarını geliştirmek için yıl boyunca değişen çok sayıda geçici sergiye de ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca müzede, güncel sanat akımlarını ve sanat tarihinin diğer dönemlerini vurgulayan önemli eserler de sergilenmektedir.

Çok yönlü bir yer olan Orsay Müzesi, gençlere özel gösteriler, konserler ve tüm türleri kapsayan sinematografik gösterimler gibi çok çeşitli etkinliklerinin sunulduğu bir oditoryuma da sahiptir. Müzede 80 binden fazla sanat eseri vardır.

Orsay Müzesi, her katında farklı sanat eserlerini barındırmaktadır. Zemin katın sağ kanadında, Ingres, Delacroix, Moreau gibi sanatçıların eserleri ve daha sonra empresyonist resimde önemli bir figür olacak olan Edgar Degas’ın erken dönem eserleri bulunmaktadır. Sol kanatta ise Natüralizm, Gerçekçilik ve Ön-izlenimciliğe dayalı sanat eserleri ile Courbet, Corot, Millet ve Manet gibi sanatçıların eserleri vardır. Millet’in The Angelus’u ve Manet’in meşhur Le dejeuner sur l’herbe (Çimenlerde Öğle Yemeği) adlı eseri, buradaki en ünlü tablolar arasındadır.

Birinci seviyedeki ana sanatçılar, Klimt ve Munch gibi Fransız olmayan sanatçılardır. Bu bölümde, önemli Pastel koleksiyonu, dekoratif objeler ve 19. yüzyıl sonlarına ait tablolar yer almaktadır. Bir diğer kattaki başlıca sanatçılar Paul Gaugin, Georges Seurat, Paul Signac ve Henri de Toulouse-Lautrec’tir. En ünlü tablolar ise bir sonraki kattadır. Burada, İzlenimcilik akımlarının ünlü sanatçıları olan Edgar Degas, Claude Monet, Pierre-Auguste Renoir, Alfred Sisley, Camille Pissarro ve Gustave Caillebotte gibi isimlerin eserleri yer almaktadır. Aynı katta Van Gogh ve Paul Cezanne’nin muhteşem tablolarının bulunduğu Gachet Koleksiyonu vardır. Son katta ise 19. yüzyıl heykeltıraşlığına adanan ve Fransa’nın en ünlü heykeltıraşı Auguste Rodin’e ait eserlerin bulunduğu bölüm yer almaktadır.

2009 ve 2011 yılları arasında, Empresyonist galeriler ve kafe de dahil olmak üzere iç kısımlarını yenilenen Orsay Müzesi, Paris’in en çok ziyaret edilen müzelerinden biri haline gelmiştir ve yaklaşık olarak yılda üç milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlamaktadır.

Orsay Müzesi Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücretleri

Müzeyi gezmek isteyenlerin öncelikle ziyaret saatlerini bilmesi gerekmektedir. Orsay Müzesi, neredeyse yılın her günü açık olsa da günlere göre açılış ve kapanış saatleri değişebilmektedir.

Müze pazartesi günleri kapalıdır.

Hafta içi ve hafta sonu perşembe günleri hariç 9:30 ile 18:00, perşembe günü ise 9:30 ile 21:45 saatleri arasında hizmet vermektedir. Orsay Müzesi ayrıca 1 Mayıs ve 25 Aralık tarihlerinde de kapalıdır. Müzenin en kalabalık olduğu zaman Salı ve Pazar günleridir. Gün içinde kalabalığın en az olduğu zaman ise 12:00 saatleridir.

Müzeye girişler ücretlidir. Sabit bilet fiyatı, 16 Euro’dur. 18 yaşından küçükler, 25 yaş altı AB vatandaşları ve sanat tarihi öğrencileri müzeye ücretsiz giriş yapabilmektedir. Her ayın ilk pazar günü, müzeye girişler herkes için ücretsizdir.

Sevdiklerinizle Paylaşın

Fransa Vizesi

Fransa’yı ziyaret edecek olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ilk olarak Schengen vizesine başvurmaları gerekmektedir. 2022 yılı itibariyle 80 euro olarak belirlenen vize harç ücreti konsolosluklara yatırılmaktadır. Ayrıca başvuru yapacak olan kişinin mutlak suretle ikamet adresinin yetki alanında bulunduğu konsolosluğu tercih etmesi gerekmektedir. Aksi halde vize başvurusu geçersiz olacaktır.