Paris’in En Renkli Mahallesi: Güney Marais

Önceki
Güney Marais

Güney Marais

Sonraki
4 dk'lık okuma
59 kişi okudu

Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan Le Marais, geçmişte şehrin aristokrat bölgesi olarak bilinen bir lokasyon olmuştur. Her türden insanı kucaklayan bir bölge olmasına rağmen bu klasik ve seçkin duruşunun etkileri günümüzde de hissedilmektedir. Fransız Devrimi öncesi mimarisi, büyüleyici revakları ve sıra sıra dükkanlarının yer aldığı sokaklarıyla tüm ziyaretçilerini kendine hayran bırakmaktadır. Gece kulüpleri, galeriler ve Fransa’daki Yahudi kültürünün önemli bir kısmının bir arada olduğu Le Marais, Fransa’nın en önemli bölgelerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Le Marais ve Kısa Tarihi

Le Marais, şüphesiz Paris’in en hareketli, canlı, hayat dolu bölgelerinden biri olarak görülmektedir. Birbirinden güzel restoranları, butikleri, sanat galerileri, kitapçıları, kafeleri ve müzeleriyle Paris’in en ünlü cazibe noktalarından biridir. Seine Nehri’nin yakınında bulunan Le Marais, Notre Dame Katedrali dahil olmak üzere Paris’in en ünlü turistik mekânlarına da oldukça yakındır.

Marais kelimesi Fransızca’da bataklık anlamını taşımaktadır. Bu bölge de çok eski tarihlerde bataklıkken daha sonrasında tarıma açılmıştır. Bunun ardından Place des Vosges, Türkçe anlamıyla Vosges Meydanı’nın yapılıp aristokratların buraya yerleşmesiyle beraber popülerliğini artırmıştır. Vosges Meydanı, Le Marais’e gidenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri olarak sayılmaktadır. 1612’de açılan Paris’in en eski meydanı; sanat galerileri, mağazalar, moda evleri ve büyüleyici bistrolara ev sahipliği yapmaktadır. Bu meydanda aynı zamanda llon de la Reine ve le Pavillon du Roi adında iki adet kraliyet köşkü de bulunmaktadır. Meydanın ortasında bir bahçe yer almaktadır. 

Bu bahçe güzel bir peyzaja sahiptir ve çimlerde uzanan, piknik yapan, keyifli vakit geçiren insanları burada görmek mümkündür. Özellikle 13. yüzyıldan itibaren Paris’in Yahudi mahallesi olması yönüyle bilinen Le Marais, bugünlerde daha çok kuir topluluklarını kucaklamasıyla ün kazanmıştır. 18. yüzyılın sonunda, Fransız Devrimi ile semtin seçkinleri malikanelerini terk etmek zorunda kaldıklarından bölge de kaderine terk edilmiştir. İşçi sınıfının güç kazanmaya başlamasıyla beraber semt tam bir sanayi bölgesi haline gelmiştir. 19. yüzyılda Baron Haussmann’ın şehir planlaması dışında kalan Le Marais, 20. yüzyılın başlarında bakımsız kalmıştır. Ancak 1960’lara gelindiğinde bölgede restorasyon ve koruma çalışmaları başlatılmıştır. Bundan sonraki yıllarda iktidara gelenler bu bölge özelinde koruma politikalarını sürdürmüşlerdir. Zamanla bölge birçok restoranın, kafenin, moda evinin ve galerilerin peş peşe açıldığı, yaşayan ve gelişen bir yer haline gelmiştir. Aynı zamanda Le Marais, ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun yaşadığı yer olarak da öne çıkmaktadır. Ünlü yazarın burada yer alan evi, ziyarete açık bir müze haline getirilmiştir. Victor Hugo, ünlü eseri Sefiller’in büyük bir kısmını bu yerleşkede yazmıştır.

Otobüs ve metroya kolay ulaşım olanağı ve merkezi konumu sayesinde Le Marais, Paris’i ziyaret edenler arasında oldukça popülerdir ve bölge sakinleri tarafından sevilmektedir.

Le Marais’in Karakteristik Mimarisi

Le Marais bölgesinin karakteristik mimarisinin en önemli parçaları “Hotel Particulier” adı verilen özel konaklardır. 16. yüzyıl Paris’inde aristokratlar ve burjuvalar, şehirde kendilerine devasa malikaneler yapmak için yeterince büyük arsa ararken o zamanlar henüz gelişmemiş bir köy olan Le Marais’e yönelmişlerdir. 18. yüzyıla gelindiğinde bölge, her biri birer mini saray olan gösterişli malikanelerin inşa edildiği bir cazibe merkezi haline gelmiştir.

Fransız Devrimi ardından birer birer terk edilen bu malikaneler, Charles de Gaulle’nin çabaları ile kurtarılmış ve restore edilmiştir. İşte o dönemden bugüne kalan en güzel malikaneler yenilenerek çeşitli müzelere dönüştürülmüştür. Bugün Le Marais’in en güzellerinden Picasso Müzesi’nin bulunduğu Hotel Sale, Paris Tarih Müzesi’ne ev sahipliği yapan Hotel Carnavalet, Ulusal Arşiv Müzesi olan Hotel de Soubise ve Cognacq-Jay Müzesi’nin yer aldığı Hotel Donon bunlardan en ünlüleridir.

Le Marais, yılın her dönemi ziyaret edilebilmektedir. Bölgedeki müze, kafe, mağaza ve diğer mekânların çalışma saatleri değişiklik göstermektedir. Pazar günleri çoğu dükkân kapalıdır.

Sevdiklerinizle Paylaşın

Fransa Vizesi

Fransa’yı ziyaret edecek olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ilk olarak Schengen vizesine başvurmaları gerekmektedir. 2022 yılı itibariyle 80 euro olarak belirlenen vize harç ücreti konsolosluklara yatırılmaktadır. Ayrıca başvuru yapacak olan kişinin mutlak suretle ikamet adresinin yetki alanında bulunduğu konsolosluğu tercih etmesi gerekmektedir. Aksi halde vize başvurusu geçersiz olacaktır.