Avusturya’nın Tarihi Köyü Hallstatt Hakkında Bilgiler
Popüler Hallstatt Turları
Hallstatt, Avusturya’nın başkenti Viyana’nın güneybatısında yer alan ufak bir köydür. Kendisi ile aynı ismi taşıyan Hallstatt Gölü kıyısında yer almaktadır. Başkent Viyana’ya 290 kilometre uzaklıkta bulunan bu köy, oldukça engebeli ve dağlık olmasına rağmen turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir. Bu ziyaretlerde tarih öncesi bir mezarlığın burada keşfedilmesi ve tuz madenleri oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Hallstatt’a ulaşımın 1890 yılına kayıklarla sağlandığı bilinmektedir. Hallstatt’ın eşsiz göl manzarası büyüleyici güzelliktedir. Hallstatt ayrıca Avusturya’nın en eski köyü olmasıyla bilinmektedir. 1997 yılında UNESCO tarafından “Tescilli Sit Alanları” listesine dâhil edilmiştir.
Hallstatt köyünde gezilebilecek farklı güzellikte yapılar bulabilmek mümkündür. Doğa harikası bu köyde yer alan dünyanın en eski tuz madenleri, turistlerin en çok ziyaret ettiği noktalardan bir tanesi olarak öne çıkmaktadır. Köyde kuruluşundan bu yana tuz ticaretinin yapıldığı tahmin edilmektedir. Bunun yanında her 10 yılda bir yer olmadığından eski mezarların çıkarılarak sergilendiği Beinhaus da öne çıkan farklı noktalardan biridir. Bu meşhur kemik evi, turistlerin ziyaretlerinde mutlaka uğradıkları noktalardan bir tanesidir. Hallstatt’ta tarih öncesi mezarların keşfedilmesi köye olan turist ziyaretlerini de bir hayli arttırmıştır. Görüldüğü üzere köy hakkında her şey turistlerin ilgisini çekecek özelliklere sahiptir.
Hallstatt ufak bir köy olmasına rağmen yemek kültürü de kendine hastır. Avusturya’nın genelinde tüketilen yemekler burada da tercih edilmekte ancak farklı soslarla servis edilmektedir. Köyün mutfağı genel olarak yöresel yemeklerden ve göl sayesinde sınırlı balık yemeklerinden oluşmaktadır. Ayrıca Hallstatt‘ta ördek eti de sıklıkla tüketilen lezzetler arasındadır. Köy ile ilgili bilgiler dikkate alındığında mutfağının ve yemeklerinin turistleri tatmin edecek seviyede olduğu görülmektedir.
Hallstatt'ın Tarihi
Hallstatt'ta yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılan arkeolojik buluntular, köyün kuruluşunun MÖ 5500'lere kadar uzandığını göstermektedir. 1846 yılında Johann Georg Ramsauer, Hallstatt'ın şu anki yerinin yakınında büyük bir tarih öncesi mezarlık keşfetmiştir. Ramsauer'in Hallstatt mezarlıklarındaki çalışmaları, 1863 yılına kadar kadar devam etmiştir. Bu çalışmalar köy mezarlığından 1000'den fazla mezarın ortaya çıkarılmasını sağlamıştır.
Mezarlıkta bulunan eşyaların üslup ve süslemeleri oldukça belirgin olup bu tarzda yapılmış eserler Avrupa'da oldukça yaygındır. Hallstatt'ta keşfedilen bu mezarlık sanat tarihi açısından oldukça önem arz eden bir gelişmedir.
Hallstatt'ta yaşayanların, MÖ 8. ila 5. yüzyılları arasında bölgedeki tuz madenlerini işleyerek ticaret yaptıkları bilinmektedir. Belirsiz nedenlerden dolayı bölgedeki ana faaliyetin MÖ 500 civarında bitmiş olduğu tahmin edilmektedir. Bu sırada başıboş kalan Hallstatt’ta birçok mezarın soyulduğu da söylentiler arasında bulunmaktadır. 1311'de Hallstatt, ekonomik değerini kaybetmediğinin bir göstergesi olarak ticaret köyü haline gelmiştir. 1595 yılından beri Hallstatt'tan Ebensee'ye boru hattıyla 40 kilometre tuz taşınmakta olup günümüzde bu sistem hala faal durumdadır.
19. yüzyılın sonlarına kadar Hallstatt'a sadece tekneyle veya dar patika yollar aracılığı ile ulaşmak mümkün olmuştur. Bunun yanında çatı katlarından geçecek şekilde oluşturulan küçük koridorlar vasıtasıyla da köye ulaşım sağlanmıştır. Hallstatt'a giden ilk yol 1890 yılında kayalar dinamitle patlatılarak inşa edilmiştir. Bu yol inşa edilmeden önce köye taşınan yük ve eşyalar tekneler yardımıyla taşınmıştır.
Hallstatt Denildiğinde İlk Akla Gelenler
Hallstatt’ın en belirgin özellikleri arasında şüphesiz tuz madenleri ve yıllar öncesi keşfedilen tarihi mezarları yer almaktadır. Harika bir tarihe sahip olan bu küçük köy, bu kadar popüler olmasını biraz da Hallstatt Dağı’nda bulunan zengin tuz birikintisine borçludur.
Hallstatt tuz dağında bugün bile keşifler yapıldığı bilinmektedir.
Hallstatt denilince ilk akla gelenler arasında aynı isme sahip harika Hallstatt Gölü yer almaktadır. 1890 öncesinde köye gidilebilecek bir yol olmadığından o tarihe kadar ulaşımın bu göl üzerinden teknelerle sağlandığı bilinmektedir.
Hallstatt’a Gideceklere Tavsiyeler
Avusturya’nın en eski köyü olan Hallstatt’ı ziyaret edecek olan turistlere verilebilecek birçok tavsiye bulunmaktadır. Öncelikle köyün tarihi sokakları ve Pazar Meydanı mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Köyün çiçeklerle kaplı balkon evleri, eski taş duvarları büyüleyici güzelliktedir. Bunun yanında köye adını veren Hallstatt Tuz Madenleri, turistlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken noktalardandır. Sadece köyün ve ülkenin değil dünyanın da en eski tuz madenleri burada yer almaktadır. Muhteşem bir doğaya sahip olan köyü yukarıdan görmek için Hallstatt Skywalk’a çıkmak turistlerin sıklıkla tercih ettiği aktiviteler arasındadır. Buradan köyün büyüleyici manzarasını görebilmek ve doğanın tadını çıkarabilmek mümkündür.
Hallstatt’ta Parish Kilisesi ve Ossuary Şapeli adında iki dini mabed bulunmaktadır.
15. yüzyıldan kalma Roma Katolik kilisesi Parish’e ufak bir tırmanışın ardından varabilmek mümkündür. Köyde ayrıca aynı isme sahip olan Hallstatt Müzesi de mutlaka ziyaret edilmesi gereken önemli yerlerdendir.
Hallstatt ufak bir yerleşim yeri olmasına rağmen kendine has ve lezzetli yemekleri bulunmaktadır. Avusturya’nın en güzel lezzetlerini burada denemek de mümkündür. Ancak köyü ziyaret eden turistlerin bölge hayvanlarından hazırlanan portakallı ördek mutlaka denenmesi gerekenler arasındadır. Bu lezzet köyde oldukça güzel şekilde turistlere sunulmaktadır. Bunun yanı sıra Avusturya’nın meşhur şinitzeli de köyde denenebilecek lezzetler arasındadır.
Hallstatt’a Giderken Alınması Gerekenler
Hallstatt’ı ziyaret edecek turistlerin mutlaka yanlarında bulundurması gereken önemli eşyalar vardır. Köy dağlık ve taşlık bir araziye sahip olduğu için Hallstatt’ı ziyaret edecek turistlerin yanlarında mutlaka rahat bir spor ayakkabısı bulundurmaları gerekmektedir. Spor ayakkabısı köyün engebeli ve taş yollarında turistlere oldukça kolaylık sağlayacaktır. Bunun yanında telefon, kamera gibi elektronik aletlerin tozlanmaması için şeffaf ve klipsli poşetler turistler için köyde hayat kurtarıcı olabilmektedir.
Köyün bazı bölümlerinde engebeli yollara tırmanış da yapılabildiğinden bu esnada elektronik aletlerin bu kilitli poşetlerde tutulması önemlidir.
Köyü ziyaret her ne kadar kısa sürse de uzun yürüyüşlerde su satın alınacak yer bulunmaması ihtimaline karşı yeniden kullanılabilir bir şişe de turistlerin yanlarına alması gereken eşyalardan biridir. Ayrıca köy dağlık bir alanda yer aldığından dolayı geceleri oldukça soğuk olabilmektedir. Ziyaretler günübirlik de olsa turistlerin yanlarında kalın bir polar bulundurmaları onların faydalarına olacaktır.
Hallstatt Hakkında İlginç Bilgiler
Hallstatt ufak bir Avusturya köyü olmasına rağmen köklü bir geçmişe sahip olması sebebiyle hakkında bilinmeyenler bir hayli fazladır. Köy hakkında ilginç ve ilgi çekici bilgilerden en önemlisi 1846 yılında Johann Georg Ramsauer’in Hallstatt yakınlarında keşfetmiş olduğu mezarlıktır. 19. yüzyılın ikinci yarısında keşfedilen bu devasa mezarlıkta yapılan kazı sonucunda 1.045 ceset gün yüzüne çıkarılmıştır. Sonrasında bölgede kazıların artırılmasıyla aralarında kadın ve çocukların da olduğu yaklaşık 1.300 ceset bulunmuştur. Köy hakkında sıra dışı bir diğer bilgi de gene mezarlarıyla ilgilidir. Köyde ölenler için tahsis edilen alan oldukça kısıtlı olduğundan her 10 yılda bir kemikler eski mezarlardan çıkarılıp yenilerine yer açmak için farklı bir yere götürülmektedir.
Ölen kişinin adı, mesleği ve ölüm tarihinin yazılı olduğu taşlar kemikleri ile birlikte yerel bir şapelde sergilenmektedir.
Hallstatt hakkında ilgi çekici bilgilerden bir diğeri de 400 yıl önce 13.000 ağacın oyulmasıyla inşa edilen "dünyanın en eski boru hattının" burada yer almasıdır. Bu boru hattıyla köyden çıkarılan tuzun farklı bölgelere transfer edilmesi sağlanmıştır. Hallstatt'tan Ebensee'ye uzanan bu boru hattı, zamanla daha da geliştirilmiştir. Günümüzde ise 40 kilometre uzunluğu ile hâlâ hat üzerinden tuz taşınmaya devam edilmektedir.
Avusturya Vizesi
Schengen bölgesinde yer alan Avusturya; yeşil (hizmet), gri (hizmet) ve siyah (diplomatik) pasaport sahiplerini vizeden muaf tutarken bordo (umuma mahsus) pasaport hamillerinden vize istemektedir. Avusturya vize işlemleri büyükelçiliğin aracı olarak belirlediği yetkili acenteler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Regent Caddesi ile Green Park'a doğru uzanan Piccadilly Caddesi’nin kavşağı olan Piccadilly Circus, İngiltere’nin başkenti Londra’ya bağlı Westminster semtinde yer almaktadır.
Piccadilly Circus'un ortasında yer alan Shaftesbury Anıt Çeşmesi ve çeşmenin üzerinde yer alan Eros heykeli bu kavşağın en ikonik yapıları olarak nitelendirilmektedir.
Piccadilly Circus, günümüzde Londra'nın başlıca alışveriş caddelerinden biri olarak kabul edilmekte ve birçok ünlü mağazaya ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca bünyesinde bulunan pek çok pub, kulüp ve bar ile eğlencenin de merkezidir. Bunlara ek olarak dünyanın en popüler müzikallerinden bazılarının sahnelendiği çok sayıda tiyatro da Piccadilly Circus’a oldukça yakındır.
Piccadilly Circus, günün her saati oldukça canlı ve eğlencelidir. Fakat özellikle binaları süsleyen ışıklı reklam tabelalarının net bir şekilde görüldüğü akşam saatlerinde kavşak, büyüleyici bir görünüme sahip olmaktadır.
17. yüzyılın başlarında terzi Robert Baker, saygın kişilerin boyunlarına taktığı “piccadilis” isimli giysileri Piccadilly Hall'dan satın almıştır. Piccadilly Circus ismi ise buradan gelmektedir.
Piccadilly Circus, alışveriş denince ilk akla gelen yerlerdendir. Kavşakta yer alan en popüler alışveriş mağazaları ise Lilywhites ve Fortnum & Mason’dur. Dünyaca ünlü müzikallerinin sahnelendiği; Prince of Wales, Leicester Square, Her Majesty’s ve Prince Edward tiyatroları ise bölgedeki diğer ünlü cazibe merkezlerindendir.
Piccadilly Circus, merkezi konumu ile Londra’nın en ünlü eğlence ve alışveriş mekânlarına ev sahipliği yapmaktadır. 1819 yılında kurulan Piccadilly Circus, günümüzde yerli ve yabancı pek çok turistin gözdesidir.
Piccadilly Circus, Kral IV. George tarafından 1819 yılında yaptırılmıştır. Günümüzde Londra’nın en popüler yerleri arasındadır.