Makedonya’nın Misafirperver Başkenti Üsküp Hakkında Bilgiler

Üsküp Hakkında

Üsküp Hakkında

77 dk'lık okuma
539 kişi okudu

Üsküp, Makedonya'nın başkenti olmakla birlikte ülkenin en büyük kenti, ekonomik ve kültürel merkezi olma unvanlarını da elinde tutmaktadır. Şehrin ortasından geçen Vardar Nehri bölgeyi ikiye ayırmaktadır. Üsküp hakkında her şey, yerleşim bölgesi haline gelişi ile paralel olarak M.Ö. 4000'li yıllara dayanmaktadır. Geçmiş yüzyıllar boyunca çeşitli toplulukların hakimiyeti altına girmiş, çeşitli çekişmelerin ortasında kalmış olması tarihi geçmişi bağlamında Üsküp'ü ilgi çekici bir yer haline getirmektedir.

Vardar Nehri yatağı üzerine kurulan Üsküp, Belgrad ile Atina'nın ortasında konumlanmıştır. Tekstil, bankacılık ve metal sanayi gibi sektörlerin gelişimi ile büyüme ivmesi oldukça artan şehrin nüfusu 2002 sayımlarına göre 700 bin civarlarındadır.

Üsküp; Matka Kanyonu, Türk Çarşısı, Vodno Dağı ve Taş Köprü gibi hem mekanlar ile turistlerin ilgisini çekmeyi başarmaktadır. 'Heykeller şehri' olarak bilinen Üsküp, 1963 yılında meydana gelen büyük bir depremle tarihi anıtlarının çoğunu kaybetmiştir. Fakat yaklaşık 40 yıl sonra hükümet, şehrin bu unvanı elinde tutabilmesi adına yeni projeleri hayata geçirmek için çeşitli adımlar atmıştır.

Yemek kültürü, lezzetli şarapları ve eğlenceli gece hayatı ile öne çıkan Üsküp ile ilgili bilgiler, kente gitmek isteyen turistler tarafından çok merak edilmektedir. Bölgeye özel yerel Balkan yemekleri ile ziyaretçilerine farklı tadım tecrübeleri yaşatan şehir, dünya çapında ünlenmiş restoranlara da ev sahipliği yapmaktadır.

Üsküp'ün Tarihi

Üsküp'ün tarihi, Antik tarih ve Roma, Bulgar ve Sırp, Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu sonrası ve Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olmak üzere ana hatları ile 5 döneme ayrılmaktadır. Neolitik dönemden kalma kalıntıların bulunduğu Üsküp Kalesi, bölgenin kuruluşu ve yerleşimin en azından M.Ö. 4000'li yıllara değin uzandığını göstermektedir. Makedonya-Roma savaşları bölge için önemli bir geçişi temsil etmekle birlikte Roma egemenliğine geçişin ilk aşamasıdır. Bulunduğu coğrafi konum sebebi ile oldukça önemli bir bölge olan Üsküp, bu dönemde daha da değer kazanmıştır. 11. yüzyıldan 14. yüzyıla değin farklı toplulukların hakimiyeti altına giren bölge Sırplar, Doğu Romalılar ve Bulgarların ana çekişme sebebi olmuştur.

1932 yılında Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti altına giren Üsküp, bu dönemde Türklerin fetih merkezi haline gelmiştir. Aynı dönemde birçok açıdan çok güçlü bir şehir haline gelen Üsküp, sonrasında Sırp egemenliğine girmiştir.

Üsküp, “heykeller şehri” olarak bilinmektedir. Sanat tarihi açısından pek çok değerli esere ev sahipliği yapan kent, 1963 yılında meydana gelen depremle bu eserlerin çoğunu kaybetmiştir. Deprem felaketinin izleri yürütülen iyileştirme çalışmaları ile silinmeye çalışılmaktadır. Günümüzde Rahibe Teresa Anıt Evi, Makedonya Holokost Müzesi, Kuzey Makedonya Arkeoloji Müzesi ve Makedonya Mücadele Müzesi gibi müzelerde, Üsküp’teki pek çok değerli eser görülebilmektedir.

Üsküp Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Üsküp, en belirgin özellikleri tarihi yapıları ve doğal güzellikleridir. Misafirperverliği ve heykellere olan tutkusu ile tanınan Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp, Arap tarzı bir çarşı ile doğu ve batının buluştuğu harika bir destinasyondur.

Eklektik bir kilise olan Rahibe Teresa Anıt Evi, Üsküp’ün adı anıldığında akla gelen ilk mekânlar arasında yer almaktadır. Özellikle ikinci katında bulunan cam duvarlı şapelde düzenlenen Katolik ayinleri, kilisenin ilgi çekmeyi başaran etkinliklerinden biridir.

Ülkenin kuzeyinde, Üsküp’ün ise güneybatısında yer alan Vodno Dağı şehrin ikonik bölgeleri arasında yer almaktadır. 66 metrelik yüksekliği ile tepesinde dünyanın en büyük haçlarından biri olan Milenyum Haçı’nı bulunduran bu dağ, zirveye uzanan yaklaşık 6,5 kilometre yürüyüş yoluna sahiptir. Burada yer alan küçük kafesinde kahve eşliğinde rahatlamak, bölgedeki en ünlü aktivitelerden biridir.

Makedonya Mücadelesi Müzesi, ülkenin işgal tarihine ve bağımsızlık mücadelesine odaklanmaktadır. Kronolojik olarak düzenlenen sergi, 16. yüzyılda Makedonyalı Hristiyanların Osmanlı hükümdarlarına karşı başlattığı isyan ile başlayıp 1991 yılında ülkenin Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmesi ile sona ermektedir. İdamları, savaşları ve katliamları resmeden bal mumu modelleri ve yağlı boya tabloları ile müze, Üsküp’ün tarihi bir sembolü olarak şehrin en popüler mekanlarından biridir.

Üsküp'e Gideceklere Tavsiyeler

Bölgeyi ziyaret etmeyi planlayan turistler, tatillerini konforlu ve zengin hale getirecek çeşitli bilgilere ihtiyaç duymaktadırlar. Bu doğrultuda merak edilen konuların başında ise bölgenin güvenli olup olmadığı gelmektedir. Üsküp, oldukça güvenli bir şehirdir. Ayrıca kent, Batı Avrupa’da yer alan metropollerin çoğundan oldukça düşük suç oranlarına sahiptir.

Matka Kanyonu, Üsküp’te doğal güzelliği ile ziyaretçileri kendine aşık eden eşsiz bir yerdir. Üsküp’e giden ziyaretçilere; mağaraları, geçitleri, yemyeşil doğasıyla büyüleyen Matka Kanyonu’nda keyifli bir tekne turuna çıkmaları tavsiye edilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminin şehre bir armağanı olan Türk Çarşısı’da Üsküp’ün cazibe merkezlerinden biridir.

12. yüzyıldan bu yana Üsküp’te ticaretin kalbinin attığı yer olan bu çarşının etrafında sıralanan hanlar, hamamlar, kervansaraylar, camiler ve türbeler mutlaka ziyaret edilmeli, Türk ve Balkan lokantalarında eşsiz lezzetlerin tadına bakılmalıdır.

6. yüzyıldan kalma bir değer olan muhteşem manzaralı Üsküp Hisarı da bölgeden ayrılmadan önce kesinlikle ziyaret edilmesi tavsiye edilen yapılar arasında yer almaktadır. Ayrıca kente 20 dakikalık mesafede yer alan Makedon köyü de, Üsküp’e kadar gelmişken mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Turistlere ayrıca Üsküp’ün tam ortasından geçen Vardar Nehri’nin üstünde yükselen ve kentin iki yakasını birbirine bağlayan Taş Köprü üzerinde keyifli bir akşam gezisine çıkmaları da önerilmektedir.

İyice yoğrulan hamurdan yapılan mekici, Üsküp’te bir çocuk doğduğunda peynir ile insanlara dağıtılan bir yiyecektir. Ünlü Balkan mutfağının Üsküp’e armağanı ve bölgenin köklü geleneğinin merkezinde bulunan bu yiyeceği yemeden turistlerin bölgeden ayrılmamaları tavsiye edilmektedir.

Üsküp'e Giderken Alınması Gerekenler

Üsküp seyahatinde turistlerin yanlarına almaları gereken çeşitli eşyalar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi C ve F çıkış tiplerini destekleyen bir fiş adaptörüdür. Bununla birlikte turistlerin sahip oldukları SIM kartın Üsküp’te çalışıp çalışmayacağını hizmet sağlayıcılarından öğrenmeleri tavsiye edilmektedir.

Ziyaretin gerçekleştirileceği döneme uygun kıyafetler ile birlikte eğer bir cami, kilise ya da tapınak ziyaret edilecekse, buna uygun kıyafetler getirilmesi kesinlikle unutulmamalıdır.

Dini yapılarla birlikte müzelerde de uygun kıyafetler giyilmesi gerektiği unutulmaması gereken bir diğer önemli bilgidir. Bu nedenle şık kıyafetler de ziyaretçilerin yanında bulunması gereken eşyalar arasında yer almaktadır. Suç oranlarının oldukça düşük olduğu Üsküp’te, yankesicilik bazen bir sorun haline gelebilmektedir. Bu sebeple bir para kemeri ya da boyun çantası kullanılması tavsiye edilmektedir.

Üsküp Hakkında İlginç Bilgiler

Üsküp hakkında yaygın olarak bilinmeyen birçok ilginç bilgi bulunmaktadır. Bunların başında insan hakları aktivisti Kalkütalı Rahibe Teresa’nın Üsküp’te doğmuş olması gelmektedir. Hakkında çok sayıda eleştiri yapılan Rahibe Teresa Gonca Boyacı, Üsküp’ün ikonik hale gelmiş kişiliklerinden biridir. Üsküp’ün merkezinde kendisine adanan bir müze ev bulunmaktadır. 1979 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştır.

Bir diğer ilginç bilgi olarak yaklaşık 7000 yaşında olduğu bilinen Üsküp, dünyanın en yaşlı bölgeleri arasında yer almaktadır.

2000 yıllık Hristiyanlığın anıtı olarak dini hizmet adına inşa edilen Milenyum Haçı, Üsküp’te Vodno Dağı’nın tepesinde bulunmaktadır. 66 metre yüksekliğe sahip olan bu haç, dünyanın en büyük haçı unvanını elinde bulundurmaktadır.

Sevdiklerinizle Paylaşın