Emsalsiz Taş Sokaklarıyla Ünlü Kalkandelen Hakkında Bilgiler

Kalkandelen Hakkında

Kalkandelen Hakkında

31 dk'lık okuma
207 kişi okudu

Kalkandelen nam-ı diğer Tetova, Kuzey Makedonya’nın kuzeybatı kesiminde yer alan bir şehirdir. Şar Dağı'nın eteklerinde kurulan ve Pena Nehri’nin ikiye ayırdığı Kalkandelen, ağırlıklı olarak Arnavut Müslümanlarının yaşadığı bir yer olarak öne çıkmaktadır. 1.080 km kare gibi oldukça küçük bir alanda kurulan Kalkandelen ile ilgili bilgiler dikkate alındığında şehrin geçmiş dönemde farklı birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı görülmektedir. Tarihi dokusu, kültürel çeşitliliği ve Osmanlı esintileri taşıyan mimarisi; Kalkandelen’i her yıl yüz binlerce turistin ziyaret etmesine neden olmaktadır.

Kalkandelen’de Osmanlı dönemine ait çok sayıda cami, hamam, köprü ve medrese bulunmaktadır. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaptırılan Harabati Baba Tekkesi, bugüne dek varlığını sürdürmeyi başarmış eserlerin başında gelmektedir. Aynı zamanda Osmanlı’nın şehre bıraktığı en önemli eserlerden biri olarak öne çıkan Baltepe Kalesi de görülmeye değer güzelliklerdendir.

Kalkandelen tarihi eserlerinin yanında farklı birçok festival ve etkinliğe de ev sahipliği yapmaktadır. Her yıl ağustos ayında düzenlenen Tetova Uluslararası Film Festivali, turistlerin katılmayı ihmal etmedikleri etkinliklerin başında gelmektedir. Ayrıca TEHO Koro Müzik Festivali de farklı ülkelerden birçok müzik severi bir araya getiren ulusal bir organizasyon olarak öne çıkmaktadır. Görüldüğü üzere Kalkandelen hakkında her şey turistlere hitap edecek güzelliktedir.

Kalkandelen’in Tarihi

Kalkandelen’de ilk yerleşimin 13. yüzyılda olduğu düşünülmektedir. Şehrin ismi o zamanlarda Htetova olarak anılmaktayken 15. yüzyılın ortalarında Kalkandelen olarak değiştirilmiştir. 15. yüzyılın sonlarına doğru Türklerin şehre gelişiyle birlikte Kalkandelen’in etnik yapısı da değişmeye başlamıştır. Osmanlı’nın bölgede cami, medrese ve köprüler yaptırması; Kalkandelen’in kuruluşu sonrası büyük bir ivme yakalamasına neden olmuştur. Şehri coğrafi açıdan da bir köprü görevi görmeye başlamış ve bölgenin ticari bir üssü haline gelmiştir.

Kalkandelen, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgede etkinliğinin azalmasından sonra Yugoslavya Krallığı’nın egemenliği altına girmiştir. Ancak bu krallık bünyesinde, şehri, sanat tarihi açısından zenginleştirebilecek pek fazla yapı inşa edilmemiştir. Buna rağmen Kalkandelen’de çeşitli kilise ve katedraller yapılmış olması, şehri dini açıdan önemli konuma getirmiştir. 1943 senesinde Yugoslavya’nın şehirdeki etkinliği neredeyse tamamen sona ermiştir. 1991 yılında ise Kuzey Makedonya’nın bağımsızlığını kazanmasıyla Kalkandelen bugünkü sınırlarına kavuşmuştur.

Kalkandelen Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Kalkandelen’in en belirgin özellikleri arasında tarihi taş sokakları ve kültürel çeşitliliği gelmektedir. Şehir Kuzey Makedonya sınırları içerisinde yer alsa da Arnavut nüfusunun daha fazla olmasıyla bilinmektedir. Bunun doğal bir sonucu olarak şehirde Makedonların Šarena Džamija olarak adlandırdıkları Boyalı Cami akıllara gelmektedir. 15. yüzyılda inşa edilen bu cami, içerisindeki işlemelerde kullanılan boya detaylarından dolayı bu ismi almıştır. Ayrıca şehrin tarihi simge yapılarından bir diğeri olan Harabati Baba Tekkesi de 1538 yılında yapılan oldukça önemli bir eserdir. Şehrin merkezinde bulunan Pena Nehri manzaralı Türk Hamamı, misafirlerin ziyaret edebilecekleri bir diğer önemli nokta olarak akıllara gelmektedir. 15. yüzyılda inşa edilen bu yapı, şu anda kendi işleviyle kullanılmamakta onun yerine bir sanat galerisi olarak hizmet vermektedir.

Kalkandelen’de farklı inançlara ait dini yapı sayısı da bir hayli fazladır. Özellikle şehre 8 km uzaklıkta bulunan Lesok Manastırı şehirdeki en önemli ibadet merkezlerinden biri olarak akıllara gelmektedir. Aynı şekilde içerisi galeriler, freskler ve mobilyalarla donatılmış olan St. Nikolas Kilisesi, turistleri büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Bu dini mabedin yapımında sadece taş ve tuğla kullanılması, St. Nikolas Kilisesi’nin görünüm itibariyle de harika bir standarda kavuşturmuş durumdadır.

Kalkandelen’e Gideceklere Tavsiyeler

Kalkandelen’i ziyaret eden turistlerin şehirde görebilecekleri birçok yapı, katılabilecekleri birçok farklı aktivite bulunmaktadır. Özellikle şehir merkezine 2 km uzaklıkta bulunan Baltepe Kalesi, 1800’lü yıllarda Şar dağlarının yamacında inşa edilen oldukça önemli bir yapıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki en sağlam yapılarından biri olarak bilinen Baltepe, günümüzde Tetova Kalesi olarak anılmaktadır. İçerisinden kasabaya ve Prizren yoluna ulaşılan 4 km tünel geçen bu yapı, turistlerin ziyaret etmeyi ihmal etmedikleri yerlerdendir.

Kalkandelen’i kış mevsiminde ziyaret eden turistlere, mutlaka Popova Kayak Merkezi’ne gitmeleri tavsiye edilmektedir. Hem profesyonel hem de amatör kayakçılara uygun pistleri, çeşitli eğlence aktiviteleri ve kaliteli restoranları, bu kayak merkezini turistlerin uğrak mekânı haline getirmektedir. Ayrıca şehirde kış aylarında yapılabilecek bir diğer aktivite de Banya isimli kaplıcalarda vakit geçirmektir.

Kalkandelen’e Giderken Alınması Gerekenler

  • Kalkandelen’i ziyaret eden turistlerin yanlarında bulundurması gereken en önemli eşya kalın bir polardır. Çünkü şehir mevsim fark etmeksizin akşamları soğuk olabilmektedir.
  • Bunun yanında Kalkandelen’in tarihi sokaklarını gezerken rahat etmek için turistlere yanlarında rahat bir yürüyüş ayakkabısı bulundurmaları da önerilmektedir.
  • Şehirde temin edilebilecek mekân sayısı çok fazla olmadığından, turistlerin yanlarında tekrardan kullanıma uygun su şişesi bulundurmaları da önem arz etmektedir.
  • Ayrıca bir bel çantası, gezinti esnasında misafirlere kolaylık sağlayacak bir diğer gereç olarak akıllara gelmektedir.

Kalkandelen Hakkında İlginç Bilgiler

Kalkandelen hakkında bilinmeyenler oldukça ilgi çekicidir. Şehir, Kuzey Makedonya topraklarında yer alsa da günümüzde bölgede yaşayan etnik kökenin neredeyse tamamının Arnavut olduğu bilinmektedir. Kuzey Makedonya hükümeti siyasi olarak kendilerine bağlı kalmaları sayesinde şehirde Arnavutların kendi kültür ve inançları doğrultusunda yaşamalarına müsaade etmektedir. Ayrıca şehrin Osmanlı hâkimiyetinden çıktıktan sonra adının Tetova olarak değiştirilmesi ve ulusal kamuoyunda bu isimle anılması da bir hayli ilginçtir.

Sevdiklerinizle Paylaşın