Kamboçya Hakkında

Kamboçya, Çinhindi yarımadasında yer alan küçük bir ülkedir. Antik tapınakları ve parıldayan planktonlarla bezeli sakin kıyıları ile popüler olan Kamboçya, patika yollarda yürüyüş keyfini sürmek isteyen turistler için en iyi seçenekleri sunmaktadır. Müzeler aracılığıyla tarihi keşfetmek, antik kalıntılarla tapınaklarda insanlık tarihinin dönüm noktalarına dokunmak ve vahşi yaşamın sürdüğü ormanların içerisinde eşsiz bir maceraya dahil olmak; Kamboçya ziyaretçilerinin ülkede yapabileceği sayısız aktivitelerden yalnızca birkaç tanesidir. Kartpostal görüntülerini aratmayan mükemmel adalardan yemyeşil ormanlarına, zengin kültüründen sıcak halkına kadar Kamboçya hakkında her şey, ziyaretçilerin vakitlerini en iyi şekilde geçirmeleri için turistlere kaçırılmayacak bir fırsat sunmaktadır.

Kamboçya ile ilgili bilgiler arasında en ilgi çekeni, geniş bir tarihi geçmişe sahip olmasıdır. Bu tarihin yansımalarını ziyaretçilerine antik tapınaklarda sunan ülkede, hem kırsal alanda hem de şehir içinde görülebilecek çok sayıda tarihi mekan bulunmaktadır. Vahşi yaşamın gözlemlenebildiği ormanları gezmenin yanı sıra taze yapılmış lezzetli yöresel yemek çeşitlerini yemek, tropik adalarda dinlenmek ve sıcakkanlı yerlilerle vakit geçirmek; Kamboçya’nın gizli güzelliklerinin görülebilmesine vesile olmaktadır. Harikalar Krallığı olarak bilinen Kamboçya, ziyaretçilerine içerisinde tarihin, doğanın, farklı kültürlerin ve özgün lezzetlerin bulunduğu muhteşem bir tatil imkanı sunmaktadır.

Kamboçya'nın Tarihi

Kamboçya tarihi, hem insanlığın en büyük sanatsal başarılarından bazılarını hem de en korkunç eylemlerini kapsamaktadır. İlk yerleşim MÖ 2300 yıllarında olmasına karşın Kamboçya’nın kuruluşu Mekong Nehri deltasında MS 150 civarında gerçekleşmiştir. Fu-Nan, ülkedeki ilk uygarlık olarak bilinmektedir ve Çin ile ticareti vesilesiyle Kamboçya’nın gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Bu yüzden MS 7. yüzyılın başlarında Kamboçya'nın tamamının son derece uygar olduğu bilinmektedir.

Ülkede, 9.yüzyılın başında Khmer İmparatorluğu kurulmuştur. Ruhların, toprak ve ağaçlar gibi doğal olaylarda yaşadığına inanan Khmerler; 12.yüzyılın başlarında Angkor Wat isimli tapınağı inşa ederek Kamboçya sanat tarihi açısından en önemli adımı atmıştır. 13.yüzyılın ortalarına doğru düşüşe geçen Khmer İmparatorluğu, 16.yüzyılda yıkılmıştır. Khmer İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Kamboçya, Tayland’ın egemenliği altına girmiştir.

Tayland’a bağlı yönetilen Kamboçya Krallığı, 18.yüzyılda Vietnam ile savaşa girmiştir. Kralın yüzünü Vietnam’a dönmesiyle yüzyıllar boyu süren isyanlar ve iç savaşlar başlamıştır. 19.yüzyıl sonlarında Fransa, Kamboçya’yı egemenliği altına almış fakat büyüyen isyanlar sonucu 1953 yılında Kamboçya bağımsızlığını kazanmıştır. 1970 yılında Khmer Cumhuriyeti olarak siyasi yaşamını sürdüren ülke, 1975 yılında Kızıl Khmerler diktatörlüğüne girmiştir. Fakat zulüm dolu yıllar, sosyalist halk devrimini gerçekleştiren Vietnam’ın Kamboçya’daki yönetime müdahale etmesiyle son bulmuştur.

1998 yılında huzura kavuşan Kamboçya, günümüzde bu çalkantılı tarihin izlerini taşımanın yanı sıra ilk insanların tarihini tüm dünyaya gösteren nadir ülkelerden biri haline gelmiştir.

Kamboçya Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Kamboçya denilince akla ilk olarak Angkor tapınakları gelmektedir. Arkeolojik bir park içerisine yerleştirilmiş olan bu tapınak, UNESCO Dünya Mirası Alanı ilan edilmiştir. Angkor Arkeolojik Parkı, Khmer İmparatorluğu'na kadar uzanan yüzlerce antik tapınak, dini yapı ve ufalanan kalıntılarla doludur. Angkor Wat, Bayon ve Ta Prohm; ülkede her gün on binlerce turistin akın ettiği başlıca yerlerdir.

Dünyanın en büyük dini binası olan Angkor Wat isimli tapınak, parkın toplamda sadece bir şeridini oluşturmaktadır. Park, eski Khmer şehrinin tamamını kapsayacak şekilde dizayn edilmiştir. MS 802 ve 1432 yılları arasında inşa edilen bu şehir, Orta Çağ’da dünyanın en büyük yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Kentin ahşap evleri çevredeki ormanlar tarafından işgal edilip çürüdüğünden, bugün geriye kalanlar sadece güçlü tapınaklardır.

Kamboçya, ülkeyi ziyaret edenler için keşfetmeye değer zengin bir kültür ve mirasa sahiptir. Kamboçya’nın en belirgin özellikleri arasında yer alan ve kökleri Angkor zamanlarına dayanan apsara dansı, ülkenin klasik balesi olarak bilinmektedir. Bu dans formunun 7. yüzyılda var olduğu çeşitli belgeler ve kalıntılarda yer alan figürlerle kanıtlanmıştır. Kampong Thom eyaletinde yer alan Sambor Prei Kuk tapınaklarındaki oymalarda görülebildiği gibi Phnom Penh ve Siem Reap'te de bu figürlerin var olduğu bilinmektedir. Angkor Village Resort'un Apsara Tiyatrosu ve Siem Reap'teki Fou-Nan da dahil olmak üzere ziyaretçilerin dansı bizzat izleyebilecekleri çeşitli yerler bulunmaktadır.

Kamboçya'ya Gideceklere Tavsiyeler

Eski Khmer şehri üzerine kurulu olan Angkor Arkeolojik Parkı, tüm dünyanın ilgisini üzerine çekmektedir. Kamboçya’da ziyaretçilerinin mutlaka görmesi gereken şehir kalıntılarının yanı sıra popüler tapınaklar da bulunmaktadır. Bu tarihi mirasın bir başka boyutu olan Apsara dansı ise ülkede klasik bale olarak kabul edilmektedir. Bu dans, ziyaretçilerin izleyebilmesi için kamusal alanlarda sergilenmektedir. Zengin kültürel birikimi sayesinde turistlere hiç bilmedikleri kapıları aralayan Kamboçya’da tarihi güzelliklere ek olarak doğal mucizeler de yer almaktadır.

Nesli tükenmekte olan ve nadir bulunan çeşitli yaban hayatının gözlemlenebildiği Kamboçya’da bulunan Phnom Tamao Yaban Hayatı Kurtarma Merkezi, Yaban Hayatı İttifakı tarafından işletilmektedir. Örgüt, hayvanları yasadışı vahşi yaşam ticaretinin pençesinden kurtarmak için ülke genelinde çalışmaktadır. Bunun neticesinde Kamboçya ziyaretçilerine, bu nadir vahşi hayvanları görme olanağı tanınmaktadır. Kurtarma merkezinde güneş ayıları, pangolinler ve vahşi doğaya geri bırakılmadan önce rehabilite edilen bir dizi maymun da dahil olmak üzere kurtarılan hayvanlar bulunmaktadır. Turistlerin eşsiz bir deneyim yaşayabileceği bu alan dışında Mondulkiri Ormanı, fillerin doğal ortamlarında izlenebileceği bir mekandır.

Ülkenin bir başka doğal güzelliği ise el değmemiş sahilleridir. Koh Rong, en büyük ve popüler sahil şeritlerinden birisidir. Bu sahil, ormanlarla kaplı adanın en canlı kısmıdır. Ayrıca konukevleri ve sırt çantalı gezgin barlarıyla dolu Koh Touch'taki plajın uzantısıdır. Southwestern Long Beach de kilometrelerce toz beyaz kuma ve turkuaz sulara sahip büyüleyici bir sahil şerididir. Ülkeye giden turistlerin bu muhteşem plajlara mutlaka uğramaları tavsiye edilmektedir.

Kamboçya'ya Giderken Alınması Gerekenler

• Kamboçya bir Budist ülkesi olduğundan tapınakları, dini yapıları veya sarayları ziyaret ederken omuz ve dizlerin örtülmesi gerekmektedir. Öte yandan sıcaklık ve nem oranının yüksek olması sebebiyle zaten uzun kollu ve pamuklu kıyafetler tercih edilmelidir. İklime ayak uydurmakta zorluk çeken pek çok turist, kısa kollu veya kolsuz kıyafetlerle gezintilerini sürdürmektedir.
• Böylesi bir durumda ise güneş yanıklarından korunmak adına yüksek faktörlü güneş kremleri, turistlerin yanlarında bulunması gerekenler arasındadır.
• Sıcak havalarda, özellikle doğa gezileri sırasında turistlerin yanlarında sinek kovucu krem ve sprey bulundurmaları da önerilmektedir.
• Tüm sıcak ülkelerde olduğu gibi Kamboçya’da da sıcaklara karşı klimalarla mücadele edilmektedir. Bunun sonucunda taksi, otobüs, otel, alışveriş merkezi, müze gibi kapalı tüm mekanlarda çok düşük derecelerde klimalar çalıştırılmaktadır. Kamboçya yerlileri bu hava değişimine uyum sağlamış olsalar da ziyaretçilerin omuzlarına atabilecekleri şal ya da hafif ceketler bulundurmaları sıcak soğuk değişiminden en az zarar görmeleri için gereklidir.
• Ülkeye muson mevsiminde gerçekleştirilen gezilerde ise hafif yağmurluklar, baştan ayağa ıslanmamak için oldukça kritik bir öneme sahiptir.
• Kamboçya’nın her yerinde eczane bulunsa da farklı ülkelerdeki ilaçlar beklenmedik etkilere sahip olabilmektedir. Bu sebeple ziyaretçilerin ihtiyaç duyabilecekleri ağrı kesici, antibiyotik gibi ilaçları yanlarında taşımaları gerekmektedir.

Kamboçya Hakkında İlginç Bilgiler

Tomb Raider 2001'de ilk kez gösterime girdiğinde, birçok izleyici filmin stüdyoda çekildiği düşünmüştür. Film, aslında Kamboçya'da yer alan Ta Prohm Tapınağı’nda çekilmiştir. Doğal güzellikleriyle turistleri çeken Kamboçya, Tomb Raider filminden sonra Angkor Arkeolojik Ormanı’na yapılan ziyaretçi akını ile ünlenmiştir.

Ta Prohm keşfedilmiş olsa da ülkede belgelenmiş 4000 tapınağa ek olarak binlerce keşfedilmemiş ibadet mekanı olduğu düşünülmektedir. Ancak keşfedilmeyi bekleyen yalnızca tarihi kalıntılar değildir. Kamboçya’nın doğal yaşam alanlarında henüz hiç kimsenin ayak basmadığı ormanların varlığı da bilinmektedir. Vahşi yaşamın çetin döngüsünü gözler önüne seren bu topraklar, günümüzde bilim insanlarının çalışmalarına konu olmaktadır.

Kamboçya hakkında bilinmeyenler arasında yer alan bir başka bilgi ise Tonle Sap Gölü’ne aittir. Güneydoğu Asya'daki en büyük tatlı su gölü olan Tonle Sap’ın suları, mevsime göre yılda iki kez akış yönünü değiştirmektedir.

Dahası bu göl, olağanüstü miktarda biyolojik çeşitlilik içermektedir. Bu sebeple 1997'de UNESCO Biyosfer Rezervi olarak belirlenmiştir.

Tarihi ve doğal mucizelere ek olarak kültürel farklılıklara ev sahipliği yapmakta olan Kamboçya’da, sokak lezzetleri de oldukça ünlüdür. Fakat bu lezzetler alışılagelmişin dışında sürüngenler ve böcekleri barındırmaktadır. Kamboçyalıların cırcır böcekleri, karıncalar ve hatta tarantula gibi ürkütücü sürüngenleri pişirdiği bilinmektedir. Bunların dışında kalan sokak lezzetleri ise turistlere tatlarına doyamayacakları bir deneyim yaşatmaktadır.

Tarihi boyunca farklı milletlere yuva olan Kamboçya, yalnızca mutfakta değil kültüründe de bu renkliliğini göstermektedir. Ülkede bugüne kadar tespit edilen ve halkın konuştuğu dil sayısı 19’dur. Her yönüyle dikkat çeken Kamboçya, her yıl yüz binlerce turist tarafından ziyaret edilen bir ülkedir.