Bulgaristan’ın En Huzurlu Şehri Nesebar Hakkında Bilgiler

Nesebar Hakkında

Nesebar Hakkında

58 dk'lık okuma
857 kişi okudu

Nesebar, Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında uzanan Burgaz’daki en büyük sahil beldelerinden biridir. 3000 senelik geçmişi şehri dikkat çekici kılmaktadır. Bir diğer deyişle kültür kavşağı olan Nesebar’da yaşamın Tunç Çağı’nda başladığı bilinmektedir. Oldukça eski bir şehir olan Nesebar, bir yarımada ve bir anakaradan oluşmaktadır. Anakara, modern binalar ve otellerin bulunduğu kısım iken Eski Şehir olarak bilinen yarımada, tarihi ahşap evler ve iyi korunmuş görkemli kiliselerle donatılmıştır. Yarımada, Nesebar’ın dünden bugüne tarihinin ve etkileyici kültürünün tüm ayrıntılarını gözler önüne sermektedir. Buna ek olarak Eski Şehir’de bulunan tarihi kiliseler ve diğer yapılar, şehirde egemen olmuş farklı medeniyetler ile ilgili bilgiler sunmaktadır. Nesebar’ın tarihi hakkında her şey bu kadarla kalmamıştır. Şehir ticaret için önemli bir görev üstlenmiş ve günümüze kadar ulaşan önemli buluşların çıkış noktası olmuştur.

“Karadeniz’in İncisi” olarak bilinen Nesebar, cenneti andıran doğasıyla ziyaretçilerin dikkatini çekmeyi başarmaktadır. Şehir doğa, tarih ve kültürü adeta ortak bir paydada buluşturmaktadır. Bu sebeple koruma alanı ilan edilmiş, 1983 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmeye hak kazanmıştır.

Nesebar’a seyahat etmeyi planlayan ziyaretçiler, tarihi gezilerine Osmanlı İmparatorluğu zamanından kalma ikonik yel değirmenini mutlaka eklemelidir. Ayrıca bu özel şehri kış mevsiminde keşfedecek kişilerin, Nesebar’ın çetin soğuğuna karşı hazırlıklı olmaları önerilmektedir.

Nesebar'ın Tarihi

Nesebar, Bulgaristan’ın tarihi anlamda en değerli şehridir. Karadeniz’de bulunan, bir yarımadada ve anakaradan oluşan şehrin 3000 yıllık geçmişe sahip olduğu söylenmektedir. Nesebar’ın Tunç Çağı’na uzanan köklü tarihinin başında Trakya yerleşiminin hakim olduğuna dair bulgular bulunmaktadır. Bir diğer deyişle Nesebar’ın kuruluşuna, Trakya yerlileri öncülük etmiştir. Buna ek olarak, Nesebar’ın ilk isminin “Melsambria” olduğu da bilinen bir gerçektir. Şehrin ismi efsanevi kurucu Melsam’dan gelmektedir. Daha sonrasında Trakya halkı, yerini Yunanlara bırakmıştır. Yunanlar şehre, birçok okul, tiyatro ve tapınak inşa etmiştir. Ardından bu zenginliği korumak için şehrin etrafına devasa duvarlar örmüşlerdir. Romalıların şehri MÖ 72’de fethetmesinin ardından Nesebar, bölgenin kültürel ve ticari açıdan önde gelen yerleşim yerlerinden biri olmuştur.

Nesebar’da en şaşırtıcı eserler beklenilenin aksine karada değil denizde yer almaktadır. Kent, Antik Çağ’dan beridir limanlarıyla bilinmektedir. Denizin dibinde, adeta tarihin en görkemli kalıntılarından oluşan batık bir dünyanın bulunduğu söylenmektedir. Oşinografların Nesebar’dan çıktığı esrarengiz keşif yolculuğu, bilim insanlarını tarihin derinliklerine götürmüştür. Deniz tabanında ilginç biçimde iyi korunmuş ve MÖ 400 zamanlarından kaldığı düşünülen bir Yunan ticaret gemisi bulunmuştur. Buna benzer diğer kalıntılar ise 7000 yıldan daha uzun bir zaman öncesine dair ipuçları sunmaktadır.

Nesebar, 812 yılında Khan Krum yönetimi altında Bulgaristan sınırlarına dahil olmuştur. Bu sırada şehrin ismi de “Nesebar” olarak değiştirilmiştir.

Şehrin, Bulgaristan’a ait olduğu 12 ve 13. yüzyıldan kalma birçok kilise Nesebar sokaklarında ziyaretçileri beklemektedir. Ardından 14. yüzyılda şehir Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmiş ve bu durum beş yüzyıl boyunca devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Nesebar’ın sanat tarihine yadsınamaz katkıları olmuştur. Bu dönemde, günümüze kadar gelmeyi başaran, karakteristik ahşap cephelere sahip Bulgarian Revival tarzı birçok yapı inşa edilmiştir. Buna ek olarak, bugün şehrin simgesi olan yel değirmeni de Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma benzersiz bir hatıradır.

Nesebar, 1956’da “müze kenti, arkeolojik ve mimari koruma alanı” ilan edilmiştir. Ayrıca şehir, 1983’te UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nin bir parçası olmuştur.

Antik şehir Nesebar, günümüzde dikkat çekici ve zengin tarihiyle ziyaretçilerin yoğun ilgisine maruz kalmaktadır.

Nesebar Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Nesebar, Bulgaristan’ın en popüler şehirlerinden bir tanesidir. Kentin bu denli yoğun ilgi görmesini sağlayan özelliği, şüphesiz tarihidir.

Şehir köklü tarihini yansıtan çeşitli yapıları en canlı şekilde bugünlere getirebildiğinden UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almaktadır. Ayrıca Orta Çağ’dan kalma yel değirmenleri Nesebar’ın bir temsili haline gelmiştir.

Nesebar, tarihte “ticaret şehri” olarak ün kazanmıştır. Bunun nedeni, ticaret için değiş- tokuş yönteminin kullanıldığı dönemlerde, madeni paranın üretildiği ilk yerlerden biri olmasıdır. Nesebar’da bugün hala kullanılan madeni paralar, MÖ 5. yüzyılda bronz ve gümüş, MÖ 3. yüzyılda altın sikke halinde kullanılmıştır. Şehrin bu bakımdan ticaretin evrimine ev sahipliği yaptığı söylenebilmektedir.

Nesebar’ın en belirgin özelliklerinden bir diğeri de sanat eseri niteliğindeki kiliseleridir. Bunlardan, 11. yüzyıldan kalma Vaftizci Yahya Kilisesi, silindirik kubbesiyle ayırt edilmektedir. Aziz Stephen Kilisesi de 16. yüzyıldan kalma freskleriyle, dikkat çekmeyi başarmaktadır. Aziz Sophia ve Virgin Eleousa Kiliseleri de Nesebar’da oldukça popülerdir. 

Nesebar denildiğinde akla kültür ve sanat gelmektedir. Yerel halk, kültürüne son derece bağlıdır ve yaşatmak için yadsınamaz bir çaba içerisindedir. Nesebar’ın Arnavut kaldırımlı dar sokakları, birbirinden çekici el yapımı ürünlerle donatılmıştır. 

Nesebar'a Gideceklere Tavsiyeler

Müze kenti Nesebar’a gidildiğinde görülmesi gereken ilk yer kuşkusuz Arkeoloji Müzesi’dir. Burada ziyaretçileri; Eneolitik, Trakya, Yunan, Roma, Bizans ve Bulgar uygarlıklarına yapılacak keyifli bir yolculuk beklemektedir. Arkeoloji Müzesi, şehrin 3000 yıllık tarihini kanıtlayan çanak çömlek, sanat eseri, heykel ve mücevherleri içermektedir. Ayrıca müzede görülmesi gereken yerler arasında, Trakya döneminden kalma gümüş sikke koleksiyonu yer almaktadır.

Eski Nesebar Kenti, Bizans ve Orta Çağ dönemlerinden kalma antik surların kalıntılarıyla çevrilidir. Surların en iyi korunmuş parçası gözetleme kulesidir. Ziyaretçiler, burada tarihi bir seyrin keyfini çıkarabilmektedirler. Buna ek olarak surların etrafı görülmesi gereken birkaç kilise, ünlü Nessebar taş ve ahşap evleri ile çevrilidir.

Nessebar, tarihi yel değirmeniyle özdeşleşmiş bir şehirdir. Bu sebeple Nesebar ziyaretçilerine yel değirmenini görmeden dönmemeleri tavsiye edilmektedir. Osmanlı hakimiyetinde inşa edilen bu özel yapı, adeta kartpostal görüntüsü yaratmaktadır.

Nesebar, Avrupa’nın en büyük su parklarından birine ev sahipliği yapmaktadır. Birbirinden çılgın su kaydıraklarının bulunduğu Aquapark Nessebar, ziyaretçilerin mutlaka deneyimlemesi gereken heyecanları vadetmektedir. Aquapark Nessebar’ın içerisinde tam 38 kaydırak ve bir bar yer almaktadır. 

Nesebar'a Giderken Alınması Gerekenler

Nesebar, yıl içerisinde sürekli yağış alabilen bir şehirdir. Yağışlara karşı temkinli olmak, seyahatin devam edebilmesi için son derece değerlidir. Bu sebeple yağmurluk, Nesebar’a giderken mutlaka götürülmesi gereken bir eşyadır. Yağmurluk gibi eşyalar için bavullarında yer bulamayan ziyaretçiler için katlanabilir şemsiye doğru bir alternatif olacaktır.

Nesebar, Arnavut kaldırımlarıyla özdeşleşmiş bir şehir olarak bilinmektedir. Bu durum şehirde rahat gezebilmek için doğru ayakkabıların seçilmesini oldukça önemli kılmaktadır. Nesebar seyahatine çıkacak ziyaretçiler, bavullarına en rahat ayakkabılarını da eklemelidir.

Nesebar’da kışlar büyük ölçüde soğuk geçmektedir. Şehre kış mevsiminde seyahat etmeyi planlayan ziyaretçilerin hava koşullarına karşı temkinli olmaları gerekmektedir. Kış mevsiminde Nesebar’a giderken mutlaka kalın kıyafetler, şapka, eldiven gibi koruyucu aksesuarlar ve soğukta çatlayan dudaklar ve cilt için nemlendiriciler götürülmelidir.

Nesebar Hakkında İlginç Bilgiler

Nesebar’ın zengin bir tarihe sahip olması, şehre ait birçok sırrın bulunmasına sebebiyet vermektedir. Nesebar, her ne kadar küçük bir yarımada olarak görünse de hakkında bilinmeyenler oldukça fazladır. 3000 yıllık yaşam öyküsüne birçok efsaneyi sığdıran Nesebar’ın ilk isminin “Melsambria” olduğu bilinmektedir. Melsam’ın şehrin efsanevi kurucusu olduğu söylenmektedir. Nesebar’ın Eski Kent olarak adlandırılan tarihi merkezi, şehrin bu köklü geçmişini kanıtlar niteliktedir.

Eşsiz doğası, iyi korunmuş tarihi binaları ve kiliseleri, Eski Kent’in 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmasının asıl nedenleri olarak bilinmektedir.

Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olduktan hemen sonra Nesebar’da büyüleyici kiliseler inşa edilmeye başlanmıştır. Efsanelere göre bu dönemde şehirde tam 40 kilise yer almaktaydı. Bu sebeple de Nesebar “40 kiliseli şehir” ismiyle ün kazanmıştır. Bugün bu kiliselerin yalnızca 23 tanesi keşfedilmiştir. Buna rağmen Nesebar, “kişi başına en fazla kilise düşen kasaba” olarak lanse edilmektedir. Ayrıca, Nesebar’da da Ayasofya Kilisesi bulunmaktadır. Üstelik, burası da İstanbul ve Roma’da bulunan Ayasofya kiliseleriyle aynı kişi tarafından tasarlanmıştır. Şehrin 15. ve 19. yüzyıllarda, Türk hakimiyeti altında olmasına rağmen burada bulunan hiçbir kilise Ortodoks kimliğini kaybetmemiştir. 

Sevdiklerinizle Paylaşın

Bulgaristan Vizesi

Bulgaristan; yeşil, gri ve siyah pasaportlardan vize talep etmemektedir. Bordo pasaport sahibi Türk vatandaşları ise seyahatten en geç 15 gün öncesinde vize için başvuruda bulunmalıdır. Bulgaristan konsolosluklarında, vize başvurusu için randevu zorunluluğu mevcut değildir.