Arnavutluk’un Tam Merkezindeki Tiran Hakkında Bilgiler

Tiran Hakkında

Tiran Hakkında

39 dk'lık okuma
427 kişi okudu

Arnavutluk’un en büyük şehri ve başkenti olan Tiran, ülkenin tam merkezinde bulunmaktadır. Doğusunda Dajti Dağı bulunan şehir, kuzeybatısında Adriyatik Denizi’ne uzanan vadi ve tepelerle çevrilidir. Arnavutluk’un en büyük şehri ve başkenti olmasının yanında ülkenin kültür ve ekonomi merkezi de olan Tiran, tarihsel zenginliğiyle kendine hayran bırakmaktadır. Bunların yanında Akdeniz ikliminin görüldüğü bir şehir olan Tiran, yılın her dönemi görülmeye değer güzellikleriyle de ziyaretçilerine unutulmaz zamanlar yaşatmaktadır.

Tiran, tarihinin ve kültürel güzelliklerinin keşfedilmesi adına ziyaretçilerine birçok imkân sunmaktadır. Bu bağlamda şehrin tarihi ve kültürü ile ilgili bilgilerin bulunabileceği Ulusal Tarih Müzesi, görülmeye değer yerlerden biridir. Tiran’ın kültürü ve tarihi, sokaklarında da yaşamaktadır. Özellikle şehir tarihinde büyük bir rol oynayan Başkanlık Sarayı ve Petrele Kalesi, ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görmektedirler.

Tiran; doğal güzellikleri, kültürü, tarihi ve mimarisi ile ziyaretçileri etkileyebildiği gibi mutfağıyla da kendine hayran bırakmaktadır. Tiran hakkında her şeyden bahsedebilmek için mutfağına da mutlaka değinmek gerekir. Arnavutluk’un en lezzetli geleneksel lezzetlerinin bazılarının çıkış noktası olan Tiran, kendine özgü fërgesë tirane ve tirana furghes yemekleriyle adından söz ettirmektedir. Görülmeye değer bu sebepleriyle Tiran; mutfağından kültürüne, tarihinden doğal güzelliklerine kadar birçok olanağıyla ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatmak için yılın her zamanı kapılarını açmaktadır.

Tiran'ın Tarihi

Paleolitik çağda Pellumbas Mağarası’nda başlayan Tiran tarihi, yüzyıllar içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İliryalılar tarafından Tiran’da ilk defa bir şehir kurulmuştur. 5. Yüzyıla denk gelen bu dönem, Tiran’ın kuruluşu olarak kabul edilmektedir. Bu tarihten itibaren yüzyıllar içerisinde birçok devlet tarafından işgal edilen Tiran, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük devletlerin egemenliği altında kültür ve tarihini şekillendirilmiştir. Bu süreler içerisinde de şehrin resmi olarak ilk kuruluşu gerçekleştirilmiştir. 1614 yılında Süleyman Paşa Mulleti’nin himayesinde resmen kurulan Tiran, modern zamanlara gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kurtularak, 1912 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu sürenin ardından Balkan Devletleri arasındaki kanlı çekişmeler arasında kalan Tiran, kısa bir süre sonra Sırplar tarafından da işgal edilmiştir. 

1920 yılına kadar süren bu kargaşalar sonucunda toplanan Lushnje Kongresi’nde Tiran, Arnavutluk’un başkenti ilan edilmiştir. Ancak şehrin egemenlik mücadelesi burada son bulmamıştır. Arnavutluk toprakları üzerinde hak iddia eden İtalyanlara karşı ayaklanan yerli halk, II. Dünya Savaşı boyunca kanlı mücadeleler vererek egemenliklerini korumaya çalışmıştır. Tüm bu olanlara karşın yerli halk, faşistlere karşı zafer elde etseler de komünist rejimine ve baskısına yenilmişlerdir. 1944’ten 1991 yılına kadar komünizm ile yönetilen Tiran, Sovyet baskısının son bulmasıyla yeniden egemenliğini elde etmiştir.

Tüm bu tarihsel çalkantılar içerisindeki Tiran’da egemen olan devletler, yüzyıllar içerisinde kendi kültür ve mimarilerini şehre entegre etmeye çalışmışlardır. Roma İmparatorluğu’ndan faşist ve komünist rejime kadar tüm yönetimlerin mimari etkileri, günümüzde şehrin sokaklarında hala kendini göstermektedir. Özellikle Başkanlık Sarayı ve Petrele Kalesi şehrin en önde gelen tarihi yapılarıdır. Tiran, sanat tarihiyle de ziyaretçilerini etkilemektedir. Şehrin sanatının ve kültürünün görülebileceği en güzel yer olan Ulusal Tarih Müzesi, bu anlamda gözde duraklardan biri olmaktadır.

Tiran Denildiğinde İlk Akla Gelenler

Tiran; doğal güzellikleri, kültürü ve tarihi ile ziyaretçilerini etkileyen bir şehirdir. Özellikle şehir sınırları içerisinde yer alan birçok tarihi yapı, turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir. Bu yapılar arasında en dikkat çeken Skenderbeg Meydanı, Tiran’ın en belirgin özelliklerinin başında gelmektedir. Adını, Osmanlı İmparatorluğu’nun Orta Avrupa’ya ilerlemesini durduran Arnavutluk’un ulusal kahramanı İskender Bey’den alan meydanın tam ortasında ise kendisine ait bir anıt da bulunmaktadır. Saat Kulesi, Ethem Bey Camii ve Ulusal Tarih Müzesi de şehrin önde gelen diğer yapılarıdır.

Arnavutluk’un en büyük şehri ve başkenti olan Tiran, ülkenin tam merkezinde bulunmaktadır.

Tiran denildiğinde akla gelen bir diğer mekan ise Ulusal Tarih Müzesi’dir. Bu müze, Tiran’ın ve Arnavutluk’un kuruluşundan bu yana geçen tüm tarihi süreçlerini gözler önüne sermektedir. Tiran’ın yakın tarihinin gözlemlenebildiği bir saray da bulunmaktadır. Ülkenin kuruluşunun gerçekleştirildiği bir yer olan Kryeministria yani Başkanlık Sarayı, Tiran şehrinin sembol yapılarından biridir.

Tiran’da birçok tarihi kale bulabilmek de mümkündür. Tiran’da özellikle Petrele Kalesi, büyük bir ilgi görmektedir. 6. yüzyılda inşa edilen kalenin ortasında bir kule de yer almaktadır.

Tiran'a Gideceklere Tavsiyeler

Tiran’a gidecek ziyaretçilere verilecek ilk tavsiye, mutlaka Skenderbeg Meydanı’nı görmeleri gerektiğidir. Tiran’ın en güzel meydanı olan Skenderbeg’de yer alan tarihi yapıların da mutlaka ziyaret edilmesi tavsiye edilmektedir. Burada yer alan Ulusal Tarih Müzesi’nde ise şehrin ve ülkenin tarihsel süreci gözler önüne serilmektedir. Skenderbeg’de yer alan Ethem Bey Camii, İskender Bey Anıtı ve Saat Kulesi de görülmeye değer diğer tarihi yapılardır.

Tarihiyle etkileyen Tiran, doğal güzellikleriyle de büyülemektedir. Doğası keşfedilmeye değer bir yer olan Tiran’da, ziyaretçilere Pellumbas Mağarası’nı görmeleri de önerilmektedir. Şehrin doğusunda yer alan Dajti Dağı Milli Parkı’nın yakınlarındaki mağara, insanlık tarihinin ilk yerleşim yerlerinden biridir. 350 metre derinliğe kadar ulaşan mağara, görülmeye değer bir güzelliğe sahiptir.

Tiran’da denize girebilmek de mümkündür. Sıcak kumlarda güneşlenmek ve serin Adriyatik Denizi’nde ferahlamak isteyen ziyaretçilerin, mutlaka Spille Sahili’ne gitmeleri önerilmektedir.

Tiran, tarihi yapıları ve doğası kadar mutfağıyla da büyüleyen bir şehirdir. Tiran mutfağının başlıca lezzetleri olan tirana furghes ve fërgesë tirane gibi yemeklerinin denenmesi, şehre gelen turistlerin mutlaka yapması gerekenler arasındadır.

Tiran'a Giderken Alınması Gerekenler

  • Yaz aylarında Tiran’a gidecek ziyaretçilerin bilmeleri gereken ilk şey, şehrin bu zamanlarda oldukça sıcak olabileceğidir. Bu sebeple ziyaretçilere verilebilecek ilk tavsiye, hafif ve terletmeyen giysilerin seyahat çantasına konulması gerektiğidir. Bu dönemlerde şehrin sahilinde denize girebilmek de mümkündür. Bu sebeple ziyaretçilere plaj kıyafetlerini de getirmeleri tavsiye edilmektedir.
  • Daha serin havalarda Tiran’ı ziyaret etmek isteyen ziyaretçilerin, yağmura ve soğuğa karşı hazır bir şekilde şehre gelmeleri tavsiye edilmektedir. Yağmurluk ve şemsiyenin mutlaka seyahat çantasında yer alması gerekmektedir. Ayrıca serin havalarda soğuktan koruyacak mont ve kalın kıyafetlerin de getirilmesi tavsiye edilmektedir.
  • Hava koşullarının dışında Tiran’a mutlaka getirilmesi gereken şeylerden biri de bir sırt çantasıdır. Tiran doğal güzellikleriyle etkileyen bir şehirdir. Tiran’ın milli parkından vadilerine ve dağlarından plajlarına kadar birçok güzelliğinin keşfedildiği sırada sırt çantası kullanmak, kişisel eşyaları taşınması açısından oldukça kurtarıcıdır.

Tiran Hakkında İlginç Bilgiler

Arnavutluk’un başkenti Tiran, hakkında bilinmeyenlerle oldukça büyük bir merak uyandırmaktadır.

İnsanlık tarihinin ve Tiran’ın ilk yerleşim yerlerinden olan Pellumbas Mağarası, 350 metre derinliğiyle görenleri adeta büyülemektedir.

Tiran’ın adının da nereden geldiği pek bilinmemektedir. Şehrin ismi eski Yunanca olan Theranda kelimesinden türetilmiştir. Eski Yunan ve Latin kaynaklarında, Tiran sınırları içerisinde yaşayanların şehre "Te renat" da dedikleri kaydedilmiştir.

Tiran’da görülen ilk yerleşim yeri İliryalılar zamanına denk gelmektedir. Yapılan araştırmalara göre; 5. yüzyılda inşa edilen bu şehir, Tiran’ın ilk kuruluşu olarak kabul edilmektedir. Fakat şehrin resmi kuruluşu, 1614 yılına dayanmaktadır.

1930’ların başında ünlü İtalyan mimarlar, Tiran için bir merkezi plan yapmışlardır. Hızlı bir şekilde şehri yeniden düzenleyen mimarlar, eşsiz yapılar ortaya koymuşlardır. Her ne kadar Komünist rejimin başa geçmesiyle bu yapıların birçoğu yıkılsa da günümüzde hala İtalyan mimarlar tarafından tasarlanan Eski Kraliyet Sarayı, Skenderbeg Meydanı ve Belediye Binası gibi yerler varlığını sürdürmektedir.

Sevdiklerinizle Paylaşın